Erol Simavi, "İmparator" olduğu devirlerde en yakın rakibini katlayan tiraja sahip Hürriyet'le yetinmemiş İzmir'de bir yerel gazete kurma kararı vermişti. Önce oraya zamanın en modern matbaalarından birini kurdu. Sonra, Türkiye'de "Yerel Basın" deyince akla gelen ilk ve tek gazete Yeni Asır'ın, Genel Yayın Müdürü ve Baş Yazarı Güngör Mengi'den başlayarak, adeta odacısına varıncaya dek transfer ederek Ekspres gazetesini.. İlk sayısını aldım. Elimdeki kitabı "Ekspres" başlığının üzerine koydum. Geri kalan gazete aynen Yeni Asır'dı..
Ayni gün Yeni Asır, her nasılsa gazetede kalan bir iki kişiyle çıkabildi ama gene de, haftalardır müthiş reklamlar yapan rakibini fersah fersah geride bıraktı. Erol Bey, Yeni Asır'ı geçebilmek için aylarca her şeyi yaptı, ama Yeni Asır'ın tozuna yetişmedi. Sonunda yenilgiyi kabul etti ve İzmir'den çekildi.
Yıllar sonra, Göcek'teki Adası'nda birlikte tatil yaparken sormuştum, "O İzmir macerasına niye atıldınız, Erol Bey?. Ne gerek vardı" diye..
"Hıncal" dedi, "Türkiye'de 6 binden fazla gazete bayii, yani son satış yeri var. Bunların hepsinde, ama hepsinde Hürriyet en çok satan gazete.. Tek istisna İzmir.. İzmir'de Yeni Asır benden fazla satıyor.. Ne yaptıksa geçemedik. Bunun üzerine Yeni Asır'ı bitirmeye karar verdim. Tüm kadrosunu transfer edip (Daha sonra ayni taktiği, ayni yöntemle Vatan'ı kurarak, Sabah'a uyguladı, Bab-ı Ali.. Sonuç da ayni oldu tabii..) Ekspres'i çıkardım ki, Yeni Asır'dan tiraj çalsın, Hürriyet, İzmir içinde de en çok satan gazete olsun.. Ama İzmir gazetesinden vazgeçmedi. Yenildim. Tek kârım, İzmir'de kurduğum matbaa oldu. Şimdi Hürriyet'in Ege baskısı o matbaada yapılıyor.."
Neydi Yeni Asır'ın sırrı?.
Yeni Asır hemen her İzmir evinin ikinci gazetesiydi. Aile Hürriyet alıyordu. yanında Yeni Asır.. Aile Milliyet alıyordu, yanında Yeni Asır.. Yeni Sabah, Tercüman, o bu alıyordu, yanında Yeni Asır.. O zaman da Yeni Asır toplamda birinci gazete oluyordu.
Neydi Yeni Asır'ın sırrı?.
Vatanı kurtarma savaşında değildi. Ankara'yla, iktidarla, muhalefetle meşgul değildi. Onları izleyen İstanbul basını vardı nasılsa.. Yeni Asır'ın manşeti İzmir'di. Davası İzmir'di.. Savaşı İzmir'di.
Bütün haberleri İzmir, bütün yorumları İzmir'di.
"Tık" diye bir ses duyardın, bilirdin ki, ne olduğunu ertesi gün Yeni Asır'da okuyacaksın. Okurdun da.. Ana caddede bir çukur olur, Yeni Asır kocaman yazar, ertesi gün o çukur kapatılırdı.
İzmirli askere gider, dağıtımı Van'a çıkar, Yeni Asır onu Van'da takip ederdi. İzmirli futbolcu Mardin'e transfer olur, Yeni Asır onun maçlarını yazardı.
Öyle müthiş bir spor servisi vardı ki, Yeni Asır'ın, harika yazarları ile.. Ama onlar asıl İzmir takımlarını yazarlardı, Fener'i, Galatasaray'ı değil..
İzmirli, gazetesinin kendisine sahiplendiğini bilirdi. İzmirli, İzmir'in ve İzmirli'nin tüm haberlerini Yeni Asır'da okuyacağını bilirdi.
Türkiye'yi okumak için bir İstanbul gazetesi alırdı. Kendi kentini okumak için de Yeni Asır'ı..
En önemlisi.. İzmirli, Yeni Asır'ın o parti, bu parti demeden kendi bütün sorunlarına sahip çıkacağını ve sonunda çözeceğini bilirdi.
Öyle olunca da Yeni Asır asla 100 bin altına düşmeyen tirajı ile dünyaya örnek Yerel Gazete efsanesi olarak yaşardı.
İzmir'e her ne sebeple inersem ineyim, kaldığım sürece Yeni Asır alırdım, her gün, mutlak.. Vazife gibi..
Şimdi bunları niye yazdım?.
"Sahipsiz İzmir" başlıklı yazımda onu anlatıyorum..