Dün akşam, yani bana göre dün, Ana Haberleri izliyorum Fox'ta.. "Afyon'a damat olmak zor" demiş, Başbakan Ahmet Davutoğlu.. Onun şirin haberi.. Başbakan ve eşi Afyon'dalar.. Hemen önlerinde soba olduğuna göre, orta halli, samimi bir yer.. Sobanın üst kısmı buzlu ama.. Yahu soba sigara içmez.. Üzerine, hele Başbakan ziyaretteyken içki bardağı konmaz. Bu neyin buzlanması..
İleri geri alarak, Erman Hocam gibi, keşfettim sonunda.. Sobanın markası olmalı..
Buzlanma sebebi, soba markası..
Efendim reklam olurmuş.. RTÜK de basarmış cezayı..
Yani dünyanın hangi ülkesinde, hangi televizyonunda böyle aptal buzlanmalar görüyorsunuz..
Hadi cadde üzerinde çekim yap bakalım bu kafayla.. Her taraf tabela dolu.. Çoğu da buzluyor ve görüntüyü mahvediyor.
Doğrudur.. Gizli reklam vardır.. Biraz dikkatle izlersen hemen farkına varırsın ki, durmadan ayni tabelayı, ayni bilboard'u görüntüye sokuyor herifler.. Masanın üzerinde durmadan ayni kola şişesini hedefliyor.. O zaman basarsın cezayı..
Ama yolda yürüyen adamı izlerken, soba başında ısınırken buzlanma yapıp, sıcacık seyirciyi buz gibi yapmanın alemi var mı?.
Bu minnacık ayrıntıyı dikkate alan RTÜK, kör parmağım gözüne, eşek yerine konmamıza ses çıkarmıyor ama..
Bu köşede ısrarlı takiplerimiz sonunda RTÜK tüm sporseverlerden hayır duası getiren kararı aldı ve canlı yayınlar üzerine binen reklamları yasakladı..
Şimdi yeni hamle zamanı..
Ana haber izliyorsunuz.. Fox'taki gibi mesela.. Aniden reklam başlıyor.. Üzerinde yazı.. "Fatih Portakal'la ana haber şimdi.." Sabahsa eğer "İsmail Küçükkaya ile.. şimdi.."
Bir süre sonra "Şimdi" nin yerini eksilen dakika göstergesi alıyor.. 2.43.. 2.42.. 2.41!. Bekliyorsunuz. "0" diyor.. İnanmayın. Bir tanıtım geliyor, 0'dan sonra, hala... Ondan sonra Fatih ya da İsmail yayına girip "Veda" anonsu yapıyorlar.. Bu ülkenin en çok izlenen habercilerinin başında geliyor, Fatih ve İsmail kardeşlerim.. Ama Fox TV'nin tüm seyircilerini, alenen, resmen aldatmasına alet oluyorlar..
"Haber"in en kıymetlisi "Doğru" olandır. Peki habercisi yalan söyler mi, doğru haberin?.
Yani Fatih ile İsmail'i örnek verdim, sabah akşam en çok onları izlediğim için.. Aslında her kanalın her programı öyle.. Hele dizilerde utanç diz boyu.. Tam 15 dakika reklam tanıtım arası.. Sonra diziye dönüyor. Reklam öncesi izlediğiniz son sahne tekrar ediliyor ve üzerine jenerik binmeye başlıyor..
Bu nasıl bir rezillik, bu nasıl bir utanmazlık, bu nasıl milyonlarca televizyon seyircisini ahmak, aptal, gerzek yerine koymaktır?.
Ama daha gerzekleri var.. O reklamları verenler.. Çünkü millet akıllandı. O reklamları asla izlemiyor.. Kolayı da bulmuş.. Reklam başlayınca, kumandadaki "Bilgi/ İnfo" tuşuna basıyor. Kaç dakika kaldığı orda yazıyor.. "15 dakika" kalmışsa, biliyor ki program bitti. Geçiyor başka kanala.. Ya da kapıyor..
Benim bildiğimi o şirketlerin yöneticileri, patronları bilmiyor mu?. Onların evinde TV izlenmiyor mu?. O reklamlara bakılmadığını görmüyorlar mı?.
Ama belli umurlarında değil. Vergi olacağına reklam masrafı olsun. Kaç kişi izlerse kârdır.. Şimdi artık ortaya çıktı ki, RTÜK'ün yaptığı reklam yönetmeliği on para etmez.. O zaman bu yönetmelik yeniden ele alınmalı..
Amerika'yı yeniden keşfe gerek yok..
Amerika'da bu rezillik oluyor mu?. Fransa'da.. Almanya, İtalya, İspanya'da..
Getirtirsin oradan düzenlemeleri.. Çevirtir incelersin.. Bu ülkeye en uygununu alır, koyarsın. Kesin ve net cümlelerle..
Mesela şu cümle bizde şart..
"Reklam ve tanıtım için ara verilen yayın, en geç 4 dakika sonra yeniden başlar. Bir saniye gecikme kabul edilmez."
O 4, üç mü olur, beş mi, tartışılır. Ama asla 6 olmaz.. Bu reklam araları da yayının içine düzenli yerleştirilir. Üç saat süren dizinin ilk saatine milleti bağlamak için hiç reklam alma, en sona yığ Allah yığ.. Buna kesin izin verilmez. Program biter bitmez, zaten doğal olarak reklama girildiğinden, yayının son on dakikasına da reklam alınmamalı mesela.. Reklam dönüşü, kalan bölümü izleyeceğine emin olmalı seyirci ki, o reklam izlensin. İşe yarasın..
RTÜK üyeleri dilerlerse, bu ülkenin belli başlı TV yazarlarıyla birlikte bir toplantılarına katılır ve "Halkın eşek yerine konulması" konusunda görüşlerimizi de açıklarız..
Bu işkence artık bitmeli, televizyonlarımız "İnsanlara" yayın yaptıkları gerçeğini kabul etmeliler..