İstanbul'u küresel arenada bir üst lige taşıyacak mega projelerden Üçüncü Havalimanı için Cumhuriyet tarihimizin en yüksek finansmanı olan 4.5 milyar euro kredi için dün imzalar atıldı. Bunun anlamı, 2018'in baharıyla birlikte 90 milyon yolcu kapasitesinin devreye alınacağıdır.
Finansmanın boyutu, milli kaynak oluşu bir yana dünkü imzanın hayati önemi daha fazla gecikemeyeceğimiz gerçeğinde yatıyor. Günde 1050 inişe kadar kapasitesi zorlanan Atatürk Havalimanı bugün, 1300'leri aşan uçağa hizmet veriyor. Bazı alanlarda kapasitesinin iki katına çıkan İstanbul'a, Sabiha Gökçen de yeterli gelmiyor.
Dünyada, mezra ve köyler dâhil 1 milyon yerleşke var. Bunlardan 18 bini turizm varış noktası... İnsanlık tarihi boyunca 100 yılda yaşlı 1000 kent, 1000 yıldan yaşlı 100 kent kurabilmişiz. İstanbul, 10 bin yıla varan tarihiyle ilk 100'de ve Türkiye'nin artan jeopolitik gücüne paralel, hızla tırmanıyor.
Eğer 2023'lerde ilk 10 ülke arasında olacak isek, İstanbul'u ilk 10 kent arasına sokmadan bunu başaramayız. Bu hedefe önemli bir katkı da hava trafiğine uygun havalimanı kurmaktan geçer.
Türk Hava Yolları'nın dünyanın en fazla yerine uçuyor olması, yalnızca şirket vizyon ve finansallarından değil, aynı zamanda İstanbul'un hava trafiğinde küresel ana kavşaklardan biri olmasındandır.
Daha fazla gecikemezdik. Çünkü kapasitesi zorlanan mevcut havalimanlarımız yanı sıra, ihtiyacı karşılayamama yüzünden ülkenin en değerli markalarından biri, bayrak taşıyıcı havayolu şirketimizin marka değerini de budamaya başlamış olacaktık.
Mega projeler yıkım ekibinin kafasının basmadığı, Üçüncü Havalimanının hâlihazırda 5 yıl gecikmiş olduğu gerçeğidir. Şükür ki bugün bu mega projenin finansmanı da temin edilmiş ve ilk take off için geri sayım başlamıştır. Daha fazla gecikme, kaza riski kadar ülkenin fırsat kaybını da gündeme getirdi zira...