Küresel haydutlar ve yerli işbirlikçileri, seçim sürecinde sandığı ekonomi üzerinden vurmak için yeni yöntemler deniyor. Tek amaç var: Kriz çıkarmak. Ekonomi sağlam olsa da fark etmez, kriz çıkaramıyorsalar dahi kriz algısı oluşturmak istiyorlar.
Geçen yıl cari açık üzerinden denediler, olmadı. Derken Halkbank'ı sabote ederek yolsuzluk algısı üzerinden denediler, olmadı. Mega projeleri feda etmek pahasına yatırımcılarımız üzerinden denediler, olmadı. Darbe kredisi üreterek Bank Asya'yı zaafa uğratıp sektörde kriz oluşturmayı da denediler. Bu defa İş Bankası üzerinden deniyorlar.
Sandıktan çıkamayınca kriz çıkarıp iktidar olma hevesi, "Komşu'daki soldan" bile medet umar hale gelmiş durumda... İş Bankası gibi köklü kurumu dahi ateşe atacak kadar çıldırmış bu insanlarda akılsızlık, vicdansızlıkla bütünleşmiş...
Böylesi onursuzluğun tarihte karşılığı var: Pirus zaferi; yıkıcı büyüklükte kayıplar pahasına kazanılandır ve başka bir zafer kazanamayacak kadar fazla yıpranmışlığının adıdır.
Bundan 2 bin 300 yıl önce Grek kolonisi Tarentum kralı Pirus savaşı kazanmış ama yanında üç-beş adamdan fazlası kalmamıştır. Tam da bu yüzden Pirus Zaferi aslında "topyekûn kaybetmeye mahkûm" galibiyetleri simgeler.
Günümüzün Pirus'u okyanus ötesinde, benzer "beyhude" galibiyetler kovalıyor. Üst akıl denilen örgütlü yapının bıkmadan usanmadan çıkarmayı denedikleri kriz, Pirus Zaferi'ne dahi razı olduklarının çaresizliği...
Grek kolonisi Tarentum Kralı Pirus düşmanlarına nasıl beddua etmiştir bilinmez ama "zaferini" görünce kendisi için duaya sığındığı biliniyor: "Tanrım bana bir daha böyle bir zafer verme."
Sandıktan çıkamayınca kriz çıkarma gayretindekilere bilgi notu olsun bu dua.