Bölgelerarası gelişmişlikten söz edildiğinde ezberimiz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu olagelmiştir. Oysa bu ezber eskidir ve Ankara'nın burnunun dibindeki bazı kentler ve Karadeniz, geliştirilmesine özel özen gerektirecek durumdadır.
Başbakan Ahmet Davutoğlu; Ordu İl Kongresi'nde Karadeniz'e müthiş projeleri sıraladı. Bunların içinde benim dikkatimi çeken, çay ve fındığa yönelik plan hazırlığı ve meraların biyo çeşitliliğini korumaya yönelik adımlar oldu.
Yöre ve kentleri tarih sahnesinde ayakta tutan; 1- tarihi kültürel mirasları, 2-doğal zenginlikleri ve 3- yerel kabiliyetleridir. Karadeniz, yerel kabiliyetini, tarih ve kültür alanında tescil etmiş bir geçmişin üzerinde yükseliyor.
Ancak doğal zenginlikleri bana göre henüz potansiyellerine erişmekten çok uzaktır. Misal Ordu ve Giresun başta olmak üzere yörenin fındığı, dünya üretiminin üçte ikisini oluşturmasına rağmen borsası, fiyatı Frankfurt'ta belirlenir. Sebep; fındığa dair stratejimizin olmayışıdır.
Çay, rahmetli Zihni Derin'in filmlere konu olacak ibretlik mücadelesiyle var ettiğimiz bir doğal zenginliktir ama bize sunduğu onca nimete rağmen çay bitkisini geliştirmek bir yana ona saygı duymayı dahi beceremedik.
Benim bizzat tanığı olduğum bir diğer zenginlik alanı, endemik (yalnızca o yörede var olan) bitki örtüsü ve biyo çeşitliliktir. Her ağustos ayında Kaçkarlar'daki yayla kulübesinde yaşayan biri olarak yöredeki endemik kaçakçılığını yakından izlerim.
Anadolu coğrafyası, %34.4'lük endemizm oranıyla civar coğrafyanın gözbebeği. Gördüğünüz her 3 bitkiden biri endemik. 3 bin 500 türümüz var. 2 bin 500 endemiki olan Avrupa'nın tamamından da fazla.
Ama Karadeniz'in biyo çeşitliliği, endemik kaçakçılarına yarıyor, bizim ziraat fakülteleri, orman ve tarım bakanlığı yatıyor. Karadeniz kalkınacaksa Başbakan Davutoğlu'nun Ordu'da sözünü ettiği "çay, fındık ve biyoçeşitlilik" üzerinden Karadeniz'e has bir kalkınma stratejisine ve eylem adımlarına acilen ihtiyacımız var.