Dünyanın en fazla noktasına uçuyor olması, THY'nin vizyon ve finansal gücü dışında, değişen dünya havayolu şartlarının bize sunduğu altın fırsata dayanıyor. Eski dünyanın Kuzey Atlantik'i çevreleyen ülkeler odağındaki güç merkezi, Pasifik'e doğru kayarken, bizi de yenidünyanın tam ortasına yerleştirdi.
Fırsatlar, gelirken ve önü kesilerek yakalanır… 2017 yılı Cumhuriyet Bayramı'nda ilk uçuşun başlayacağı 3'ncü Havaalanı, bu fırsatı ıskalamadığımızın kanıtı adeta… Şimdiki haliyle kapasitesini sonuna dek kullandığım Atatürk Havalimanı için de bu tarih, büyük önem kazanıyor. Zira günde 1050 uçak inişine izin veren kapasitenin günlük 1200'lere tırmanmış olması, yeni havalimanının daha fazla gecikmesine tahammül olmadığını anlatıyor bize.
Dünyada 1 milyon yerleşke var ve bunların 18 bini turizm varış noktası… Yeryüzünde 1000 yıldan yaşlı 100 kent, 100 yıldan yaşlı 1000 kent var ve İstanbul, daima ilk 100'de yer alan bir dünya metropolü... Ancak 2023'te ilk 10'da olma iddiasındaki Türkiye'nin, İstanbul'u "ilk 10 kent" arasına sokması da şart.
Son 10 yıldır İstanbul, yalnızca havayolu için en uygun kavşak olmanın ötesinde, Batılı şirketlerin karargâhlarını taşımada daha fazla tercih ettikleri kent kimliğine bürünüyor. Vizesiz fuarımız dahi Arap mücevher meraklılarını İstanbul'a çekebiliyor. Bu durum, trafikte devrimci ve kalıcı çözüm geliştirme ihtiyacımızın daha da artacağı anlamını taşıyor.
İstanbul'un coğrafi formundaki dünya kentlerinde sadece havayolu değil, deniz ulaşımı da önemli yer tutar. Biz henüz deniz kartını tam anlamıyla devreye almadık. Ancak benzer şehirlerde, kent ulaşımının en az 10'da 1'i, denizden sağlanıyor.
İstanbul'un 'deniz-nehir' formunda Boğaz'ı, Haliç'i ve mega projelerin arasında yer alan Kanal İstanbul'u, bu 10 bin yıllık kadim kenti başka ufuklara taşıma şansı sunuyor. İstanbul'u dünya prömiyerine taşıyacak her adım, bu yüzden son derece değerli… 3'ncü havaalanı da bunların içindeki en dev adımı oluşturuyor.