Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı önceki gün başarılı bir operasyona daha imza attı. 1 yıldırsürdürülen yasa dışı VİP dinlemeleri ile ilgili Hrant Dink soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski istihbarat daire başkanları Ramazan Akyürek, Ömer Altıparmak, eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven'in de aralarında bulunduğu stihbaratçıları gözaltına aldı.
Peki bir dönemin en mühim istihbaratçılarının suçu neydi? İddia şu ki; Bu adamlar, 'Temiz çocuklar, alnı secde gören çocuklar' ayağıyla sızdıkları polis teşkilatında çok üst düzey makamlara gelip neredeyse memleketin tamamını dinleyen Paralel Örgüt Mensubu.
Sanırım bu iddialara karşılık verecek pek bir cevap bulamayacaklar zira her şey belgeleriyle ispatlı! Bu arkadaşlar görev yaptıkları dönemlerde eski başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan'dan tutun da, Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila'ya, Medya Patronu Aydın Doğan'ın iş kadını kızı Arzuhan Doğan Yalçındağ'a kadar birçok VİP ismin telefon görüşmelerini yasadışı yollarla dinlemeye almışlar. Peki niçin aralarında Gazeteci Ertuğrul Özkök, Akif Beki, Abdülkadir Selvi, Kırıkkale Valisi Ali Kolat, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, eski bakanlar Namık Kemal Zeybek, Koray Aydın, CHP'li Yılmaz Ateş ve Şevket Kazan'ın da bulunduğu 48 kişiyi dinleme ihtiyacı hissettiler?
Öyle ya! Neydi bu adamların suçu? Dinleme kararlarına bakarsanız kimisi terör örgütü üyesiymiş, kimisi de uyuşturucu kaçakcısı. Örnek vereyim; Mesela Erbakan'ı "Huvzullah Gültekin" sahte ismiyle Hizbullah terör örgütü üyesi gibi göstererek 3 ay boyunca dinlemişler. Fikret Bila'yı; "Mustafa Kaya, Fikri Kasap, Rasim Tabur" sahte isimleriyle İBDA-C terör örgütü üyesi göstererek üçer aylık üç farklı dinleme kararıyla 9 ay boyunca dinlemişler. Arzuhan Doğan Yalçındağ'ı ise erkek ismiyle "Ahmet Bal, Mustafa K. ve x şahıs" isimleriyle İBDA-C üyesi olduğu gerekçesiyle 9 ay boyunca dinlemişler.
Şimdi burda bir tuhaflığa dikkat çekeceğim. Ben Aydın Doğan olsam... Yani Türkiye'nin gelmiş geçmiş en ünlü medya patronu! Ve kızımı da bazı soysuzların şantaj yapmak amacı ile radikal İslamcı terör örgütü altında takibe aldığını öğrensem... Emin olun ortalığı ayağa kaldırırdım! Ama bakıyorsunuz adamlarda 'tık' yok! Dün Hürriyet'i elime aldığımda neye uğradığımı şaşırdım. Normalde manşetten görülmesi gereken operasyon alttan küçücük bir kutuda aktarılmış okurlarına.
Peki neden? Çünkü dün kendilerini bir biçimde dize getirmek için yasa dışı yollarla dinleyip şantaj malzemesi toplayan bu örgüt mensupları, şimdilerde ezeli düşmanlarının yani Recep Tayyip Erdoğan'ın da düşmanı da ondan! Anlayacağınız aynı ilkesizlik! Düşmanımın düşmanı dostumdur ilkesizliği!
Neden şikâyetçi olmadılar?
Gelelim diğer tuhaflığa! Hadi yine Arzuhan Yalçındağ, Özkök, Bila filan gidip şikâyetçi olmuşlar bu yapılan alçaklıkla ilgili. Bir de gidip de savcılığa; "Şikâyetçiyim ben de!" demeyen var! Kim bunlar peki? Şu anda Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı da olan Mustafa Destici. Süleyman Demirel'in meşhur doktoru Aylin Cesur. CHP'nin eski ağır toplarından Yılmaz Ateş. Eski MHP'li Bakan Koray Aydın. Devlet Bahçeli'nin baş danışmanı olarak bildiğimiz Zuhal Topçu. Aydın Doğan'ın bacanağı olan eski bakan Namık Kemal Zeybek ve halen TOKİ'de Başkan Yardımcılığı görevini sürdüren Mehmet Memduh Dizdar!
Dün savcılık kaynaklarımla görüştüm. Kendilerine çağrı bile yapılmış gelsin şikâyetçi olsunlar diye ama olmamışlar. Neden peki? Mesela Sayın Destici... Bize bu sorunun yanıtını açıklayabilir mi?
Yarın bu konuya devam edeceğiz...