Sonunda söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim bir kere! Kim ki rüşvet ve yolsuzluk gibi pis işlere bulaşmış... Kim ki bulunduğu pozisyonu, mevkiyi kullanarak cebini, kasasını kirli akçeyle doldurmuş cezasını çeksin! Hem adalet önünde çeksin hem de ahirette çeksin. Allah şahit, babamın oğlu olsa, bu tür çirkin yollara tevessül etmiş kimseye sahip çıkmam. Bırakın sahip çıkmayı hakkımı helal de etmem. Çünkü eğer çalmışlarsa, çaldıkları biraz da benim param. Benim emeğim ve benim alın terim...
Ancak... Aralarında 3 bakanın oğlunun da olduğu iddia edilen dünkü operasyonun böyle bir hakkaniyeti ortaya çıkarmak için yapıldığından çok emin değilim. Haa... Bu operasyon normal bir zamanda yapılmış olsaydı eğer, doğruluğundan şüphe duymak bir yana, emin olun "o operasyon sonuna kadar gitsin" diye elimden gelen desteği verirdim. Ama böyle bir zamanda... Emniyet ve yargı içinde konuşlu olduğu bilinen derin yapının, çetelerin mevcut hükümeti şantaj yaparak sindirmeye, diz çöktürtmeye çalıştığı bir dönemde yaptığı bu operasyon maalesef hiç inandırıcı gelmedi bana. Kusura bakmasın operasyonu yapan emniyet ve yargı mensubu arkadaşlar ama zamanlama çok manidar. Çok marazalı. Kaldı ki kendileri de farkındadır herhalde operasyona hiçbirimiz yani en azından olayın derinliklerine hâkim hiç kimse şaşırmadı. Çünkü bu ve benzer operasyonların yapılacağını zaten aylardır yazıp çiziyordu Emre Uslu, Mehmet Baransu gibi emniyet camiasında güçlü kaynakları, bağlantıları olduğu bilinen insanlar.
Tabii insan bunu bilince ister istemez soruyor; "Madem elinizde bu dosyalar vardı. O halde neden bu kadar beklediniz? Ne için seçim arifesinde bu operasyonu yapma ihtiyacı hissettiniz?" Nedeni gayet basit. Önce içeriğini henüz bilmediğimiz bu dosyalarla hükümete, Başbakan Erdoğan'a şantajlar yapıldı. Ellerinde bazı bakan, bürokrat ve milletvekillerine ait yolsuzluk, rüşvet ve cinsel içerikli kasetler olduğu iddia edildi. Ama Başbakan Erdoğan hiçbirine boyun eğmedi. Hatta şunu biliyorum; dershanelerin dönüştürülmesi ile ilgili alınan karardan sonra yapılan ilk bakanlar kurulu toplantısında kendisinden geri adım atması yönünde ricada bulundu bazı kabine üyeleri. Ama Başbakan o toplantıda çok açık ve net biçimde bu kararından asla vazgeçmeyeceğini çünkü vazgeçmesi halinde bunun devlet içinde konuşlu çetelerce kendisine aylardır yapılan tehditlere, şantajlara boyun eğmek anlamına geleceğini söyledi. Ve mealen şu ifadeleri kullandı: "Ben kendimden eminim! Korkacak, sinecek ve bu çeteye boyun eğmemi gerektirecek en ufacık bir defom yok! Beni bu tehditlerle yıldıramazlar ve bana istediklerini de bu yolla yaptıramazlar!"
Hülasa... Emin olun bu işin derinliklerinde ne olup bittiğini bilen hiç kimse şaşkınlık geçirmedi dün yapılan operasyondan. Zaten Konya'da konuşan Erdoğan farkındaysanız çok rahattı. Net biçimde tavrını koydu: "Adli süreç devam ederken konuşmam doğru olmaz" dedi gazeteciler yorumunu isteyince ama kürsüde de operasyonu ve arkasındaki derin güçleri hedef alarak "İstedikleri kadar çirkin yola tevessül etsinler, istedikleri kadar kirli ittifakların içine girsinler. Türkiye'de artık söz milletindir, karar milletindir, yetki milletindir. Arkasına karanlık odakları alanlar bu millete istikamet çizemez. AK Parti iktidarı buna izin vermez. Saldırılar, tuzaklar bu millete diz çöktüremedi, bundan sonra da çöktüremez!" şeklinde konuştu.
Ben de aynen kendisine katılıyorum. Ve dünkü yazımda dediğim gibi bunun için de bu kavgada çok net biçimde onun yanında yer alıyorum. Tabii hemen buraya bir not düşmek istiyorum. Bugün derin güçlerin, çetelerin hedefi olan isim Tayyip Erdoğan evet. Ama başka biri de olabilirdi bu kişi. Mesela Kemal Kılıçdaroğlu olabilirdi. Ya da Devlet Bahçeli. Emin olun tavrım değişmezdi. Çünkü bu ülkeyi kim yönetirse yönetsin çetelere, derin devlete karşı verdiği mücadelede onun yanında tavır almak zorundayım. Bu zorunluluk sadece benim için geçerli değil elbette. A partisi B partisi fark etmez. Bu ülkeyi seven ve ülkesinin geleceğini illegaliteye değil, sivil iradeye emanet etmek isteyen her birey aynı zorunluluğu taşımak mecburiyetindedir. Sağcısı solcusu... Kim olursa olsun... Devlet içine çöreklenen ve devletin imkânlarını kullanarak kendilerine dosyalar, CD'ler hazırlayanların bu ülkenin siyasetçisine, bürokratına, gazetecisine şantaj yapmasına müsaade etmemeli! Unutulmamalı ki bugün AKP iktidarda diye edilen müsaade, yarın kim gelirse gelsin onun da aynı biçimde başına bela olacaktırrr!!!