Nihayet... Sonunda barışa çözümde kaçınılmaz bir yol olan müzakereler başladı. "Silahlar artık sussun. Kan dursun..." niyetiyle bu yola çıkan herkesi Allah muvaffak etsin. Bilmeliler ki çok kutsal, çok tarihi bir görevi yerine getiriyor hepsi de. İnşallah bu kez sonuç alınır çıkılan bu uzun ve engebeli yoldan. İnşallah yolu alnımız ak, başımız dik ve ruhumuz rahat bir şekilde tamamlarız. Elbette daha yolun en başındayken bunları dile getirmek ve 'ohhh be sonunda memleket huzura kavuşacak, her şey güllük gülistanlık olacak' mealine gelecek bu sözleri sarfetmek için çok erken ama yola çıkanları cesaretlendirmek ve onları hakikaten bu toprakların huzuru ve mutluluğu için ne kadar büyük bir iş yaptıklarına ikna etmek için etmeliyiz bir iki güzel söz. Kavgadan, kandan beslenmeyi kendisine alışkanlık edinmiş o bildik asalak, şuursuz kalemlerin inadına yapmalıyız bunu.
Şahsen ben bu son gelişmelerden dolayı çok mutluyum.
Ve umutlu...
İki gündür izliyorum kamuoyundaki genel havayı. Bakıyorum bendeki havadan pek farklı değil o genel hava. Demek ki 30 küsur senedir devam eden bu kavga artık herkese gına getirmiş. Ve kan emici vampirler hariç herkes anlamış ki bu kavga asla ve katiyen topla tüfekle sonuçlandırılacak kavga değil.
İki taraf da sıkılmış artık yaşanan bu çatışmalardan. Kürtler de, Türkler de silahların tamamen susmasını ve iki tarafın gençlerinin de kayıp vermemesini istiyor. Sizi bilmem ama ben çok önemsiyorum son gelişmeleri. Önemli bir virajı dönüyoruz. İnşallah bir yol kazası olmaz bu defa. Üzerimize çok sorumluluk düşüyor. Olası bir fitneye, provokasyona, nifaka izin vermemeliyiz. Bazı dış güçlerin, "Bu sorun biterse biz Türkiye ile başa çıkamayız!" anlayışına hizmet eden taşeronların oyununa gelmemeliyiz. Unutmayalım ki bu ülke hepimizin. Bizim. Sahip çıkmalıyız biz topraklara birlikte, el ele ve tüm benliğimizle. Hepimiz gayret etmeliyiz. Tıpkı Ahmet Türk'ün dediği gibi... Kimin elinde 30 küsur seneden beridir kanayan bu yaraya iyi edecek ne merhem varsa sürmeliyiz. Mecburuz buna. Çünkü barış için artık daha fazla gecikemeyiz. Ben torunlarıma değil, oğluma kavgasız ve büyük bir Türkiye emanet etmek istiyorum. 1000 yıldan beridir bir arada yaşayan ve bir 1000 yıl daha bir arada yaşamayı hak eden Kürtlerin ve Türklerin sahibi olduğu bir ülke emanet etmek istiyorum.
Bakın. Barış önümüzde. Elimizin altında. Eğer bu defa da olmaz ise bir daha zor yakalarız biz bu şansı. Onun için lütfen sahiplenin atılan bu barış adımlarını. Sıkı sıkı sarılın barış taşlarını döşemek üzere yola çıkan insanları.
Onlar bu tarihi yazarken biz de dışında değil, içinde olalım.
Ayrı ayrı değil. Hep beraber...