Bildiğiniz gibi Bugün gazetesinin "Turgut Özal striknin kreatin'le zehirlendi" iddiası gündeme bomba gibi düştü. Haber üzerine bütün Türkiye Özal'ın ölümüne odaklandı. Tabii ben de. Merak saikiyle hemen adli tıp uzmanı yakından tanıdığım bir dostumu aradım. Adının yazılmasını istemediği için saklı tuttuğum uzman dostum aynen şöyle söyledi:
"Striknin, köpekleri zehirlemekte kullanılır. Etkisini 20 dakikada gösterir. Ve bu maddeyle zehirlenen kişi öyle küt diye düşüp bayılmaz. Olduğu yere yıkılıp kalmaz. Büyük bir ıstırapla, acı çekerek, kıvrana kıvrana ölür! Bildiğimiz kadarıyla Özal'ın ölüm anında bu tür şeyler yaşanmamıştı. Ayrıca kişinin strikninle zehirlenip zehirlenmediğini anlamak için de kan örneği şarttır! Herhangi bir yerden kemikten, ilikten filan bu maddenin zehirlediğini tespit etmek imkânsızdır!"
Bilgisine ve uzmanlığına güvendiğim kaynağım bu yönde bir yorum yapınca ben de Twitter'da aynen şöyle yazdım: "Özal'ın striknin ile zehirlendiği haberi yalan değilse ben ne olayım!"
Sen misin bu yorumu yapan! Sen misin habercilik refleksi ile palavra olduğu besbelli olan habere burnunu sokan! Önce gazetenin Ankara temsilcisi Adem Yavuz Arslan itiraz etti, "Söyle ne olacaksın?" diyerek. Ardından taraftar okurları. Hakaret boyutuna varan mesajlar neyse de içlerinden bazıları, "Neden, zehirlendiğinin ortaya çıkmasından panikliyorsun?" mealinde bir yığın abuk sabuk komplo teorileriyle başladılar şahsıma saldırıya.
İşte tüm bunlar olup biterken Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce basının karşısına çıktı ve canlı yayında, "Bugün gazetesinin iddia ettiği striknin adlı maddeye rastlamadık. Elimizde böyle bir bulgu yok!" dedi.
İnce'nin bu açıklaması üzerine tekrar döndüm Twitter'a ve başta Adem olmak üzere az evvelki yorumumdan dolayı beni yaylım ateşine tutanlardan özür dilemelerini istedim. Dilemediler. Dilemedikleri gibi devam ettiler ateşlemeye. Ve meseleyi bazıları öyle bir noktaya taşıdı ki, artık sonunda "yuh" dedim. Hani haberi yapan Bugün gazetesi, Gülen Cemaati'ne yakınlığı ile bilinen gazete ya! Bazı arkadaşlar benim bu basit habercilik refleksimi bile cemaatlerine düşmanlığımla falan örtüştürmeye kalktılar.
Düşünün birileri bir haber yapmış. Bal gibi de yanlış bir haber. Ben de bir haberci olarak o habere şerhimi koyuyorum ve hale bakınız ki bu yüzden binbir türlü suçlamayla karşı karşıya kalıyorum. Velev ki Hürriyet yapmış olsaydı haberi. Ya da Milliyet. Değişecek miydi benim tavrım? Haberi "cemaate yakın bir gazete yaptı" diye mi verdim yani ben bu tepkiyi? Nasıl bir bakış açısı bu? Galiba cemaate yakın bazı arkadaşların nazarında cemaate stabil bir düşmanlığım olduğu yönünde bir saplantı var. Çünkü sadece bu haberde yaptığım yorumda değil, başka zamanlarda da aynı reaksiyonu veriyorlar.
Mesela "MİT" ile ilgili her yazdığım yazıda acayip bir bindirmeyle karşılaşıyorum. Hakaret edenler, küfredenler, bel altından girenler, "Bak asabımı bozma yazarım maceralarını" filan deyip alenen şantaj yapanlar! Anlayacağınız belalı bir durum bu benim için. Yok etmem lazım şahsımla ilgili arkadaşlardaki bu saplantıyı! Etmem lazım da nasıl edeceğim?
Acaba bundan böyle cemaate yakın medyanın her yaptığı haberi sorgu sual etmeden alkışlasam mı? Cemaate yakın arkadaşların her dediğini papağan misali tekrarlasam mı? Kurtarır mıyım kendimi bir 'saplantı' olmaktan?