Dün öğrendik ki, Deniz Baykal'ı genel başkanlık koltuğundan eden kaset skandalını soruşturan savcılara göre, söz konusu olaydaki tek amaç CHP'yi yeniden dizayn etmekmiş! Başlangıçta olayı Baykal'ın "özel hayatın gizliliği ve hakaret" şikâyeti kapsamında değerlendiren ve bu yönde soruşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı özel yetkili savcılara gönderirken, "Bu olay, CHP'nin yeniden dizayn edilmesi amacıyla yapılmıştır. Arkasında yasadışı örgüt olması muhtemel bir operasyondur!" notunu düşmüş.
Savcılığın bu yorumu neye dayandırarak, hangi belge ve bilgileri kanıt sayarak yaptığını henüz bilmiyoruz. O nedenle çok söz söylemeyeceğim. Ancak bu yorum ile geçtiğimiz hafta Beyaz TV'de ki Acı Kahve programımıza katılan ve açıklamaları ile bizleri hayretler içinde bırakan Onur Öymen'in bazı iddialarının da birbirinin içine geçtiğini belirtmeden de geçemeyeceğim!
Konuyu daha iyi kavrayabilmeniz ve yukarıda yazdıklarımı daha net anlayabilmeniz için, isterseniz o programda Öymen'in neler söylediğini aktarayım kısaca.
Öymen, Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığının dış güçlerin, mihrakların bir oyunu, projesi olduğunu iddia etmiş ve bu iddiasını dayandırdığı belgeleri de şöyle ifade etmişti:
"Bu konuda yazılmış iki rapor var. Raporlardan biri İsveç'te İpekyolu Enstitüsü'nde yayınlanan rapordur. Bu raporu hazırlayan kişilerden biri 2009 başlarında beni ziyaret ederek bu raporu bıraktı. 60-70 sayfalık raporda çeşitli senaryolar vardı. Biri şöyleydi: 'Baykal istifaya zorlanır. O'nun yerine Kılıçdaroğlu genel başkan olur. Partinin politikaları değiştirilir. Onun üzerine yabancı ülkelerin partileri de CHP'ye daha büyük destek sağlar!' Bu raporu Baykal'a ve Kılıçdaroğlu'na da götürdüm o vakit. Kılıçdaroğlu hiçbir şey demedi. Tepki göstermedi. Baykal da ciddiye almadı. Hatta bana, 'Boşver bunları. Hepsi yalan dolan!' dedi! Sanırım Sayın Baykal başına gelenlerden sonra düşünmüştür geçmişteki benim uyarılarımı.
Bir de tabii kısa süre önce bütün dünyada ortalığı kasıp kavuran Wikileaks belgelerinin Türkiye ile ilgili kısmında yer alan telgraflar meselesi var. Ankara'daki Büyükelçi ile ABD Dışişleri Bakanı'nın yazışmaları çok ilginç. Alenen Baykal'ın devrilmesi ve yerine Kılıçdaroğlu'nun getirilmesini tartışmışlar telgraflarda! Çok mühim belgeler. Ve bu belgelerde yazılan iddialara dair Kılıçdaroğlu'nun muhakkak bir açıklama yapması gerekmektedir!"
Şimdi değerli okurlarım...
Bu iddiayı ortaya koyan kişi kim? Onur Öymen!
Kimdir peki Öymen? Eski diplomat ve kısa süre öncesine kadar CHP'nin politikalarına, özellikle dış politikalarına yön veren, Genel Başkan Yardımcısı. Eften püften biri değil yani. Mühim bir şahsiyet.
Peki bu kadar mühim bir ismin... Milyonların izlediği bir ekranda... Gayet sakin ve ayakları yere basar tavırlarla... Üstelik de somut belgelere dayandırarak... Yaptığı bu açıklamalara bir karşılık verilmez mi? Çıkıp kamuoyunun karşısına iki cümle laf edilmez mi? Bir yalanlama filan yapılmaz mı?
Hiç değilse adamın söyledikleri karşısında ağzı bir karış açık kalan partililerinin gönlünü rahatlatmak adına basına yazılı bir açıklama postalanmaz mı?
Ne yapacağız şimdi bu durumda? Öymen'in, "Kılıçdaroğlu dış güçlerin, ABD'lilerin bir projesidir!" sözlerinin doğru olduğunu mu kabul edeceğiz?
Yoksa, "Canı ne zaman isterse o zaman açıklama yapar!" diyen o Kemal Bey'in çevresini sarmış yalaka takımının sözünü dinleyip, koyun koyun bekleyecek miyiz?