Ben böyle aymazlık, böyle rezillik görmedim! Dikkat ediniz lütfen, kankaları Soner Yalçın Ergenekonculuk iddiasıyla gözaltına alındığından beri bildik tayfa koro halinde, hep bir ağızdan şu şekilde bas bas bağırıyor:
"Eyyyy ahali! Duyduk duymadık demeyin! Bakın Türkiye'de muhalif basın susturulmaya çalışılıyor!" İnanılır gibi değil ama adamlar gözümüzün içine baka baka adeta cazgırlık yapıyor!
Şimdi bana kalkıp "kim bunlar?" falan diye sormayın sakın!
Bal gibi de biliyorsunuz bunların kimler olduklarını.
Orada, şurada ve hatta buradalar!
Ha, illa ki bir örnek mi istiyorsunuz?
Alın size şahane bir örnek!
Mesela Nuray Mert!
Hanımefendi Soner Yalçın'la bağlantısının bir mektupla ortaya çıkmasının paniğini yaşıyor!
Dünkü yazısında, "Soner Yalçın'ın gözaltına alınmasının ardından basına sızan bir mektup ortaya çıkmış! O mektupta, Soner Yalçın, bir televizyon kurup, hükümeti devirmeye çalışacakmış, bazı isimleri de 'ekran yüzü' olarak kullanacakmış, bu isimler arasında benim de adım varmış! Normal şartlar altında hiç ciddiye alınmayacak bir olay. Ancak, mevcut koşullar altında bu tür iddiaları ciddiye almakta yarar var. Çünkü artık, önemli olan gerçekler, mantık, akıl, adalet falan değil. O nedenle, bu son olayı da, bilinçli bir 'itibarsızlaştırma' harekâtının parçası, söyleyecek sözü olmayanların belden aşağı vurma taktiklerinden biri olarak görüyorum" diyerek bu tür haberleri yapanlara rest çekmiş.
"Hodri meydan" demiş.
O mektubu ve mektupta yazılan isimleri bu köşede kullanmadığım için hanımefendinin bu meydan okumasını şahsen üzerime alınmıyorum.
Ama söz konusu yazısında kullandığı, "Türkiye'de sivil dikta var, cümlesini ilk kuran ben olduğum için bütün bu itibarsızlaştırma operasyonuna maruz kalıyorum" ifadesinden yola çıkarak ilginç bir tesadüfe de dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bakın. Akşam gazetesinden okuduğumuza göre, Soner Yalçın'dan çıkan bir belgede aynen şöyle yazıyormuş:
"Medyada sivil dikta, sivil darbe konuları etkin bazı isimler tarafından gündeme getirilmeli ve bu konular sık sık işlenmeli!"
Peki ülkede bu konuyu ilk gündeme getiren kişi kim?
"Kendisinin de yazdığı gibi tabii ki Nuray Mert!"
Peki Nuray Hanım bu söylemi ilk olarak nerede ve ne zaman dile getirmişti?
"2010 yılının ocak ayında Vatan gazetesinde."
Hanımefendi Mine Şenocaklı'ya verdiği röportajda ne demişti?
Hatırlayalım kısaca; "Demokrasi adına, iktidar her icraatında daha da otoriterleşiyor. Basın susturulmaya çalışılıyor. Kurumlar yıpratılıyor. Bu gidişle Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olabiliriz!"
Peki Soner Yalçın'ın evinden çıkan söz konusu belge hangi tarihte kaleme alınmış?
Cevap veriyorum; "2009'da!"
Sizce de çok ilginç bir tesadüf değil mi?
Gerçekten şaşırtıcı! Hakikaten akıl almaz!
Düşünün Soner Efendi, aylar önce oturup oraya buraya notlar düşüyor. Kendi kendine talimatlar yazıyor. "TSK'yı tahrik edici yayınlar yapılması, ilgili konularda köşe yazarlarına destek verilmesi. Şehit cenazelerinin ön plana çıkartılması, gelen şehitlerin nedeninin AKP'ye bağlanması. Sivil dikta ve sivil darbenin gündeme getirilmesi sık sık kaşınması" falan diyerek...
Sonra bir gün bir bakıyor ki, son dönemde en yakın arkadaşlarından biri olan Nuray Mert ekranlarda, manşetlerde bas bas bağırıyor:
"Ülkede sivil faşizm var!"
Sakın ola sevgili okurlarım, benim bu yazdıklarımdan, "Soner, Nuray Mert'i talimatla yönlendirdi. O da aldığı o talimatı yerine getirdi!" şeklinde bir anlam çıkarmayasınız!
Kesinlikle öyle bir şey demiyorum.
Ben sadece, "Önceleri Soner Yalçın'la dünya görüşümüz başkaydı ama son dönemde epeyce yakınlaşmış ve arkadaş olmuştuk!" diyerek açık bir biçimde arkadaş ilişkisi olduğunu yazan Nuray Mert'in yakınlaştığı arkadaşlarının iç seslerini okumak gibi nasıl olağanüstü bir önseziye sahip olduğunu anlatmaya çalışıyorum sizlere!
Olağanüstü bir yetenek!
Doğrusu onu çok kıskandım.
Keşke Allah hepimize böyle bir yetenek nasip etse!
Bu arada Nuray Hanım'ın bu yeteneği bana geçenlerde Acun Ilıcalı'nın Yetenek Sizsiniz adlı programına katılarak herkesin ağzını açık bırakan İranlı Aref'i hatırlattı.
Hani karşıdakinin bilinçaltını okuyor. Sonra o okuduklarını küt diye yazıyor kutuların içinden çıkan kâğıtlara falan.
İnanılmaz bir şey!
Kıyaslayınca her ikisini. Nuray Mert'in de bu korkunç yeteneği ile Aref'den hiç de farkı olmadığına kanaat getirdim.
Bence Acun Ilıcalı, ilerleyen günlerde Nuray Hanım'ın bu uzaktan temenni ya da talimat okuma konusundaki yeteneğini muhakkak ekranlara taşımalı.
Tez elden reyting rekorları kıracağına adım gibi emin olduğum bu yarışmacının patentini satın almalı!