Ne yaptığını bilen, nereye doğru yürüdüğünün farkında olan bir anamuhalefet lideri, eğer biraz olsun siyaseti muhakeme etme ve öngörü gücüne sahipse kalkıp da partisinin en önemli koltuklarından birine geçmişi şaibe yüklü birini "küt" diye oturtmaz!
Çünkü oturtursa başına büyük bela alacağını bilir!
Buyurunuz işte efendim.
Türkiye'nin en tartışmalı sermayedarlarından Doğan Grubu'nun daha düne kadar CEO'su olan Nebil İlseven'le ilgili, İstanbul İl Başkanlığı'na getirildikten hemen sonra yapılan haberleri, sorulan soruları, tartışmaları lütfen okuyunuz efendim.
İzleyiniz!
Dün Yeni Şafak gazetesi atmış ilk manşeti.
"Doğan'ı kurtardı sıra CHP'de!" demiş.
Altına da bir güzel döşenmiş Sayın İlseven'in geçmişte yediği bütün haltları.
İnanın o haberde yazılanları okuyunca insanın İlseven'e telefon açıp, "Abi sen neymişsin beee?" filan diyesi geliyor.
Meğer bu üstat Bayındırbank ve BDDK'daki görevleri sırasında Doğan Grubu'nun bir numaralı iş takipçisiymiş.
Meğer yine en şaibeli isimlerden olan eski BDDK Başkanı Engin Akçakoca'yla birlikte Aydın Bey'i borç batağından kurtarmış o zamanlar.
Bir süre TMSF'de de görev yapmış. Hem de hortumcu patronların milletin anasını ağlattığı dönemlerde.
O dönemlerde neler olduğunu hepimiz iyi biliyoruz değil mi?
Unutmadık hani!
Kimlerin ne halt yediğini, kimlerin devletten aldıkları kredileri geri ödemeyip arazi olduklarını...
Yeni Şafak'tan okuduk. O dönem BDDK Başkanı Akçakoca istifa ettikten sonra o da "görevimi tamamladım" deyip basmış gitmiş. Ama Başbakanlık Teftiş Kurulu, hakkında soruşturma başlatmış.
Ve üstat İlseven'in usulsüz kredi işlemlerinde parmağı olduğunu ortaya çıkarmış.
Haber çok ayrıntılı.
Bir yığın şey var içinde.
Anlatamayacağım şimdi burada uzun uzun...
Neyse efendim...
Bir süre ortalarda görünmemiş zat-ı muhterem.
Kaybolmuş göz önünden yani.
Meseleler unutulduktan sonra da, Doğan Grubu'nun CEO'su olarak çıkmış ortaya!
Yani geçmişte verdiği onurlu mücadelenin karşılığını dolgun bir maaş, şahane bir makam ve şahane bir lüks hayat olarak geri almış!
İşte şimdi bu adam, bu şahane geçmişe sahip adam...
İki günden bu yana, CHP'nin yani 5 ay sonra AKP'yi yerle bir edeceğini iddia eden anamuhalefet partisinin İstanbul koltuğuna oturuyor.
Allah yukarıda, il başkanlığı için İlseven'in adının geçtiğini ilk duyduğumda, "Yok canım. Sadece laf! Kemal Bey katiyen böyle bir hata yapmaz!" demiştim CHP'li dostlara.
İnanmamama rağmen de uyarı mahiyetinde kinayeli bir yazı kaleme almıştım hatta.
"Aman Kemal Bey! Bizim Nebil, sizin Nebil'i döver! Dikkat!" demiştim.
Ayrıca sanırdım ki Kemal Bey bu işlerden biraz anlar.
O anlamasa, hata yapsa dahi, yanında siyasetten biraz olsun çakanların, "İllaki Nebil, inadına Nebil!" diye ayak direttiğinde filan birileri onu muhakkak uyarır!
Mesela hiç değilse yardımcısı Umut Oran kulağına eğilip, "Efendim bu isim bizi zorlar. Gerek yok risk almaya!" falan der!
Ama çok fena yanılmışım!
Meğer bizim Kemal Ağabey zerre çakmıyormuş bu işlerden!
Olacak iş değil yahu!
Vallahi billahi hani AKP'liler, "Allah'ınızı severseniz bu koltuğa Nebil'i oturtunuz!" şeklinde yalvarsaydı bile CHP'liler böyle bir hata yapmazdı!
Bir daha diyorum.
Olacak iş değil arkadaşlar!
Çünkü, "Biz dürüstüz. Biz sizin gibi hırsız değiliz. Biz namusluyuz. Biz çalmayız, çırpmayız. Aha da dosyalarınız! Aha da yolsuzluklarınız!" deyip deyip iktidara meydan okuyan Sayın Kılıçdaroğlu'nun şu yaptığı hareket, kör göze bile bile parmak sokmaktır!
Söyler misiniz bana lütfen, şimdi Kılıçdaroğlu'nun bu yaptığı atama, seçimlere 5 ay kala, rakibine, altın tepside malzemeyi sunup, "Alın kardeşim! Tepe tepe kullanın!" demek değildir de nedir?
Yarın bir gün Başbakan Erdoğan Nebilciğimin geçmişteki dosyalarını eline alıp, televizyonlara çıksa, "Eyyy vatandaş... Eyyy Kılıçdaroğlu... Bakınız bu adam geçmişte şunu yapmıştı. Devletin kredilerini usulsüz dağıtmıştı. Filanca bankada, filanca adamın hayatını kirli pazarlıklarla kurtarmıştı!" falan dese...
Kılıçdaroğlu'nun en ufacık bir muhalefetinde, "Sen sus Kemal Beyciğim! Nebil'in konuşsun!" diye lafı sokuştursa...
Ne yapacak Kemal Kılıçdaroğlu?
Ne diyecek bu CHP'liler?
Kime, neyi, nasıl izah edecekler?
İnanamıyorum ya!
Vallahi billahi inanamıyorum!
Ve düşündükçe diyorum ki kendi kendime...
Bir siyasi liderin böyle bir hatayı yapması için ya aklını kaybetmiş olması gerekiyor! Ya da "Bizden nasıl olsa bir halt olmaz! Bari giderayak birilerinin gönlüne kuş kondurayım da hiç değilse bu koltuğa oturmamda benden desteklerini esirgemeyen Zaferciğimin ve onun patronu Aydın Beyciğimin gönlünü yapayım!" mealinde bir ruh halinde olması gerekiyor.
Tebrikler Kemal Bey...
Sana kucak dolusu sevgiler ve sonsuza kadar hoşçakallar ağabeyciğim...