Biliyorsunuz sizden izin isteyip daldım termal havuzun içine.
2 gün boyunca...
Nasıl güzel dinlenmiştim. Nasıl rahatlamıştım.
Hem ruhum, hem bedenim nasıl bayram etmişti. "Ohhhhhhh" demiştim.
İşte, "Aman bu güzelim ruh halimiz bozulmasın" deyip, erkenden yola çıktık.
Cuma günü Balçova'da kaldığımız otelden ayrıldığımızda saat tam 12.30'u gösteriyordu.
Sadece Manisa'da o meşhur kebabından yemek için mola verdik 1 saat kadar.
Ondan sonra aralıksız yolumuza devam ettik.
Her şey yolundaydı aslında Yalova'ya gelinceye kadar.
Saat 17.45 falandı.
Ancak ondan sonra kâbus gibi saatler başladı.
Gitti güzelim o termalin bende yarattığı hoşluk.
Adım adım ilerleyen trafik ve Topçular'daki arabalı vapur sırası delirtti beni!
Gemi Eskihisar iskelesine yanaştığında saat 21.30'u gösteriyordu.
Karnımızı doyurmak için Bakırköy'deki bir lokantaya uğradığımızda ise 22.30'u...
Yaşayınca diri diri bu rezaleti, aklıma Başbakan Erdoğan'ın geçenlerde temelini attığı şu İstanbul-
İzmir otoyol projesi geldi.
Hayal gibi ama proje tamamlandıktan sonra 450 kilometrelik hat 3.5 saatte geçilecekmiş.
Gebze'den başlayacak yol, önce denizin üzerinden uzunnn bir köprü ile karşıya bağlanacak, oradan da İzmir'e uzatılacakmış.
Projenin ortakları "7 senede bitiririz!" demiş.
Başbakan da, "Olmaz 5 senede bitecek!" demiş.
Ricam olur Sayın Başbakan'dan...
Hani biraz daha zorlasa da şu firmaları, o yolu 2 ya da 3 yılda bitirtse!
Olmaz mı efendim?
Mümkün değil mi acaba?