Oğlumla dolu dolu 1 hafta geçirmek üzere yazmama kararı aldığım süre zarfında Bülent Arınç, Metehan Demir'e bir söyleşi verdi.
Neye yalan söyleyeyim, o söyleşiyi okur okumaz çok fena canım sıkıldı. Hiç hoşuma gitmedi. Belki farkında değil ama aslında Bülent Arınç bu sözleri ile "hayır"cıların eline büyük malzeme verdi.
Nitekim o söyleşinin yayınlandığı gün "hayır"cıların "hayır"cısı yakın bir arkadaşımla bu konuyu tartıştık. Arkadaşım Arınç'ın söylediklerinden hareketle resmen üzerime abandı. Saydırdı da saydırdı!
"Sen diyorsun ki bu referandumda geleceğimizi oyluyoruz. Bu referandum ne AKP'nin, ne de diğerlerinin güven oylaması. Bu algı yanlış! Biraz daha demokrasi için... Biraz daha yenilik ve değişim için 'evet' demeliyiz diyorsun. Ama bak Bülent Arınç ne diyor? 'Evet çıkarsa AK Parti güven kazanmış olacak' diyor!"
Hayatımda belki de ilk kez sus pus oldum bir sözlü taarruz karşısında!
Ne diyecektim kendisine cevaben?
"Boşver sen Bülent Arınç'ı... Gaza gelmiş işte ve ne diyeceğini bilememiş!" mi?
Önce kalakaldım.
Çünkü o kadar haklıydı ki!
Ama sonradan şaha kalktım tabi;
"Bi dakikaaaaa... Tamam yanlış yapmış! Bu sözleri sarf ederek 'evet' kampanyasına büyük zarar vermiş Sayın Arınç. 12 Eylül Anayasası'nın değiştirilmesi yönünde 'Evet' denilmesine yürekten inanan ve AKP'li olmayan bütün ama bütün demokratların hakkını çiğnemiş. 'Evet' dedi diye partisi tarafından linç girişimine maruz kalan mesela CHP'li Eşref Erdem'e, Sezen Aksu'ya, Şivan Perwer'e büyük ayıp etmiş! Etmiş de... Şimdi o bunu etti diye biz geri adım mı atacağız yani? Oyumuzu 'hayır'a mı çevireceğiz? Ya da 'Biz de boykot ediyoruz! Sandık başına gitmeyeceğiz' mi diyeceğiz? Ne münasebet canım! Biz de farkımızı ortaya koymak için sandığa giderken; 'Bülent Arınç'a rağmen EVET!' deriz olay biter yani!"