Hem de bin katı fazlasını! Tamam, Türkiye standı muhteşemdi totalde ama stantta İstanbul için ayrılan yer kâfi değildi bana göre. Alınmasın diğer şehirler ama tanınırlık konusunda İstanbul Türkiye ile neredeyse yan yana yürüyor.
Mesela dikkatimi çekti. İspanya standında ülkenin bilinirlik açısından daha önde gelen şehri Barcelona'nın farkı daha büyük mekân ayrılarak yansıtılmıştı ziyaretçilere.
Aynı şekilde Roma ve Paris de öyleydi.
Ayrıca kabul edelim ki, Türkiye pavyonunu gören yabancının ilk durağı İstanbul bölümüydü.
Tabii bunun birkaç nedeni vardı. Birincisi Hattat Mukadder'in ücretsiz isim yazma servisi (Bir dakika nefes almadan çalıştı genç arkadaşımız!) İkincisi Karagöz oynatan Abdullah'ın bitmek tükenmek bilmeyen çabası. Ha bu arada Tülin Ersöz'ün sabahın köründen akşama kadar fuarda nöbet tutan baş yardımcıları İsmail, Okan ve Ertuğrul'un katkılarını da unutmamak, en önemlisi tüm bu çalışmaların hayata geçmesi için ekibe yol ve yön veren Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Eren'in kararlılığını alkışlamak lazım.
(Evet, İstanbul biraz torpilli oldu ama ne yapayım sevgili okurlarım. Unutmayın ki ben de bir İstanbulluyum! Haliyle olacak o kadarcık iltimas!)