Seçim dönemleriyle makro ekonomik dengesizlikler arasında çok yakın ilişki olduğu ileri sürülür. Özellikle Yale Üniversitesi'nden William Nordhaus'un "The Political Business Cycle" ya da politik iş çevrimleri üzerine yaptığı çalışma bir başlangıç özelliği taşır. Nordhaus'a göre politikacılar yeniden seçilmek ve seçmenlerine şirin gözükmek için kamu harcamalarını çoğaltırlar, vergileri azaltırlar. Tabii bu türden davranışlar makro dengeleri bozar.
Niye yaptık bu kısa açıklamayı? Şundan yaptık: Son günlerde bazıları Türkiye'de ekonomi üzerinde politik risklerin arttığını ileri sürüyorlar. Daha önceleri ekonominin iyi olmadığını ileri süren bu kişiler bu defa politik risklerin çoğaldığını ileri sürüp iyi olan ekonominin bozulacağını iddia ediyorlar. Tabii bu söylemleri onların tutarsızlığını da gözler önüne seriyor.
Gelelim ekonomi üzerinde yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi politik risklerin olup olmadığına... Ekonomide risk, yukarıda belirttiğimiz politik iş çevrimlerinden kaynaklanır. Oysa Türkiye'de kamu maliyesini son dönemde ele aldığımızda seçimlere yönelik bir kamu harcaması çoğalması yok. Hatta 2013 bütçe açığının milli gelire oranı son kırk yılın en düşüğü yüzde 1.2 oranında bulunuyor. Kamu borçlarının milli gelire oranı ise yüzde 35 düzeyinde olup euro bölgesi ülkeleri ortalaması yüzde 85'in de oldukça altında seyrediyor. Ve Türkiye'de kamu borç yükünün 2014'te yüzde 34'e gerilemesi bekleniyor. Vergilerde ise seçimlere yönelik bir azalma söz konusu değil otomatik artış süreci devam ediyor. O halde Türkiye'de Hükümet'in harcamaları çoğaltıp, vergileri azaltarak seçmene şirin görünme isteğinin olmadığını söyleyebiliriz.
Gelelim gelişmekte olan ülkelerde siyasal risklere... Bu yıl seçim yapılacak ülkelerden Türkiye ile Brezilya, Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya seçimler nedeniyle riskli ülkeler olarak belirtiliyor. Türkiye hariç diğer dört ülke belki riskli olabilir. Çünkü bütçe açıklarının milli gelire oranları yüzde 3'ün üzerinde ve kamu borç yükleri yüzde 60'ı geçiyor. Bu durumda politik iş çevrimlerinin yaşanması adı geçen dört ülkede makro dengesizlikler yaratabilir. Yine ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke, hafta sonunda yaptığı değerlendirmede yükselen ülkeler arasında Çin ve Meksika'nın riskli ülkeler olduğunu ileri sürdü. Özellikle bu iki ülkede "piyasa ekonomisinin rekabet içinde işleyişini sağlayacak reformların yapılamamasının sorun olduğunu" belirtti. Demek ki ABD Merkez Bankası'na göre Türkiye riskli bir ülke değil. Anlayacağınız, Hükümet bütçe disiplinini bozmadan seçim öncesinde kamu maliyesini sürdürüyor. O halde ekonomi üzerinde makro dengeleri bozacak siyasi bir risk yok. Var diyenlere sakın inanmayın.