Hatırlayacaksınız bazıları bu yıl Türkiye ekonomisinin büyüyemeyeceğini ileri sürdüler. Peki hangi gerekçeye dayandırdılar bu görüşlerini? Şu gerekçeye dayandırdılar: Avrupa ve Arap ülkelerinin ekonomileri büyümeyeceğinden Türkiye'nin bu koşullarda büyümesinin mümkün olmadığını söylediler. Hatta Türkiye'nin büyümeyi finanse edemeyeceğini iddia edenler bile oldu. Oysa çizilen olumsuz tabloya rağmen dün açıklanan Temmuz-Eylül büyüme rakamları beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Bu ülke ekonomisi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.4 büyüdü. Ve dokuz aylık ortalama büyüme hızı yüzde 4 oldu.
Peki bu yüzde 4.4'lük büyüme hızı niçin önemli? Önemli çünkü Türkiye bölgesinde imalat sanayisine dayalı tek ekonomi oluyor. İşte bu ayrıcalığıyla imalat sanayisinde geçen yılın aynı döneminde yüzde 1.1 olan büyüme hızı bu yıl yüzde 4.9'a yükseldiğinden ekonomi beklenenden farklı gelişiyor. Ve bölgedeki ülkeler Rusya dahil petrol ve doğalgaz satan tek mallı ekonomi olduğundan onlardan ayrışıyor Türkiye.
Peki imalat sanayisi niçin bir ayrıcalık oluyor? Çünkü imalat sanayisine dayalı ekonomi şoklara karşı direnebiliyor. Hemen bir örnek verelim, bu yıl piyasalardaki oynaklık ve küresel ekonomide büyüme hızının gerilemesi nedeniyle Hindistan ekonomisi birdenbire durgunlaştı. Bunun nedeni, imalat sanayisinin ülke ekonomisinde payının yüzde 24'ten yüzde 16 düzeyine gerilemesine bağlandı. Oysa Türkiye'de imalat sanayisinin ekonomide payı yüzde 24.4 düzeyinde olduğundan aynı koşullarda benzeri daralmayı göstermedi. Dolayısıyla olumsuz küresel koşullara rağmen bu ülke ekonomisi büyüyebiliyor. Çünkü fiyat değişmeleri karşısında diğer ülkelerin imalat sanayisinde kısa sürede yatırım yapıp üretime geçmesi kolay olmuyor. Bu nedenle piyasalarda karşınıza kısa sürede rakip çıkamıyor. Hemen bu açıklamanın ardından büyüme verilerine tekrar dönersek, inşaat sektörü geçen yılın aynı döneminde yüzde 0.8 küçülürken bu yıl yüzde 8.7 büyüdü. Yine bankacılıkta aynı dönemlerde büyüme hızı yüzde 3.8'den yüzde 11'e, otel ve lokantalarda yüzde 1.6'dan yüzde 8.3, eğitimde yüzde 3.5'ten yüzde 5'e yükseldi.
Gelelim fert başına gelir artışına... Son on bir yılda fert başına gelir cari fiyatlarla 5.310 dolardan 10.800 dolara yükseldi. Ve 2009'da küresel kriz nedeniyle 8.559 dolara gerileyen fert başına gelir son dört yılda 2.241 dolar ya da yüzde 26.1 çoğaldı. Niye bu açıklamayı yapıyoruz? Çünkü bazıları "fert başına gelir dört yıldır artmıyor" diyerek küresel krizi unutarak tuhaf bir eleştiri getiriyorlar.
Oysa aynı dönemde Yunanistan'da fert başına gelir, satın alma gücü paritesine göre 28.700 dolardan 24.970 dolara geriledi. Türkiye'de ise aynı dönemde aynı pariteye göre fert başına gelir 14.415 dolardan 18.735 dolara yükseldi. Anlayacağınız Türkiye ekonomisi olumsuz küresel koşullara rağmen iyi bir performans gösteriyor. Tekrar etmekte fayda var: Türkiye son iki yüz yılın en zengin dönemini yaşıyor.