Türkiye ekonomisinin gelişmesi bazılarının hoşuna gitmiyor. Türkiye ekonomisi büyüdükçe onlar rahatsız oluyor. Türkiye'de son on bir yılda milli gelir 230 milyar dolardan 820 milyar dolara yükseldi. Bu sıçramayı bir türlü kabul edemeyenler var. Hatta kriz çıkartarak milli gelirin gerilemesini istiyorlar. Böylece hükümeti zora sokacaklarını düşünüyorlar. Oysa Türkiye'de milli gelirin 2 trilyon dolara yükselmemesi için hiçbir neden yok. Hatta 90'lı yıllarda kadınlarda emeklilik yaşını 38'e, erkeklerde 42'ye indirenler olmasaydı, "kim ne veriyorsa ben beş lira fazlasını veriyorum" diyenler olmasaydı şimdi milli gelir 2 trilyon dolara ulaşabilirdi. Çünkü 38 yaşında emekli olanların hâlâ bütçeye yükü yılda 70 milyar lirayı buluyor. Ve bu uygulamayı yapan kişi şimdi CHP'nin başında bulunuyor. Ben bürokrattım diyerek kendini savunuyor. Oysa bürokrat ülke ekonomisini batıran bir emeklilik sistemini uygulamaz. Siyasetçi ısrar ederse istifa eder. Hatta hemen hatırlatalım Turgut Özal "38 yaşında emeklilik uygulanırsa ekonomi batar" demişti. Ve Özal yasayı veto etmesine rağmen Demirel-İnönü ikilisi ikinci defa yasayı getirdiler. Tabii kamu maliyesi bu yükü kaldıramadı. Ve 2001 krizine giden yolun taşları döşendi. Bütün bu savurganlığa bir de ahbap-çavuş kapitalizmi ilave olunca 2001'de ekonomi krize girdi. Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 24'e, kamu borç yükü yüzde 94'e yükseldi. Milli gelir 265 milyar dolardan 196 milyar dolara geriledi. İşte tüm bunları unutturmak istiyor o dönemin muktedirleri şimdi.
Gelelim milli gelirin nasıl 2 trilyon dolara çıkabileceğine? Milli geliri hızla çoğaltabilmek için Türkiye'nin daha ucuz enerji kullanması gerekiyor. Böylece rekabet gücü artan Türkiye ihraç ürünlerini kolayca pazarlayabilir. İşte bu nedenle ülkenin gelişmesini istemeyenler Erdoğan ve Barzani'nin Diyarbakır'da buluşmasını eleştiriyor. Oysa bu buluşma ekonomi için çok önemli. Çünkü buluşma, barış ve refahın artması için yapıldı. Barışla birlikte sağlanan güven ortamı yatırımları artıracak. Ardından Irak Kürt bölgesinin petrol ve doğalgazının Türkiye'den dünyaya pazarlanması bölge gelirini çoğaltacak. Hemen hatırlatalım, Kürt bölgesinden petrol bir buçuk ay sonra günde bir milyon varil olarak Ceyhan'a taşınacak. Böylece Irak Kürt bölgesinin sadece petrol geliri 2018'de yıllık 108 milyar dolara ulaşacak. Tabii bu gelirin bir kısmı Irak'ta bir kısmı da Türkiye'de yatırıma dönüşecek. Yine Türkiye, Irak Kürt bölgesinden çıkacak doğalgazın geçiş yolu olacak. Böylece Türkiye, en ucuz 330 dolardan aldığı bin metreküp doğalgazı 250 dolardan bir süre satın alabilecek. İşte bu nedenle dün Başbakan Erdoğan grup toplantısında eleştirilere cevap vererek "Türk'ten alıp Kürde vermiyoruz, Türkiye'yi büyütüyoruz" dedi. Kısaca Türk-Kürt yeni ekonomisi kuruluyor. Çıkarları bu ülkeyi fakir bırakmakta olanlar rahatsız bu gelişmeden. Ama yapacakları pek bir şey yok artık. Halk refahının artmasını istiyor çünkü.