Biliyorsunuz Amerikan enflasyonu yıllık yüzde 2 düzeyinde seyrediyor.
Ama ABD Merkez Bankası politika faizini yüzde 0-0.25'te tutuluyor.
Yine Euro bölgesinde yıllık enflasyon yüzde 1.7 düzeyinde, Avrupa Merkez Bankası'nın politika faizi yüzde 0.50'de duruyor. Kısaca her iki merkez bankasının politika faizleri enflasyondan arındırıldığında reel olarak negatif düzeydeler.
Çıkıp hiç kimse "neden sizin reel faizleriniz negatif?" diyerek sormuyor.
Dünyada hal böyleyken Türkiye'de bazıları "niye sizin politika faizleri enflasyon oranının altında" diyerek Merkez Bankası'nı sıkıştırıyor.
Geçenlerde Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı "döviz kuruna karşı faiz silahını kullanmayacağız" dedi. Çünkü geçmişte Türkiye'nin yüksek pozitif reel faizleri dalgalı kur rejiminde kurların dalgalanmasını engelledi. İç ve dış faizler arasındaki ilişki koptu. İhracat kârlı olmaktan çıktı. Yatırımlar döviz kazandırıcı alanlara yapılacağına lüks konut, lüks araba, lüks lokantalara yöneldi. İşte bu hatayı düzeltmek için Merkez, politika faizi olan bir haftalık repo faizi yüzde 4.5 oranını değiştirmeyeceğini duyurdu. Yine faiz koridoru üst sınırını lobinin baskısıyla 7.75'e çıkarttıktan sonra değiştirmeyeceğini belirtti. Halbuki faiz lobisi koridorun üst sınırının yüzde 10'a çıkarılmasını istiyordu. İşte şimdi Merkez faizleri, lobinin istediği seviyeye çıkartmadığı için ateş altına alındı. Önceki gün bankacı Hüsnü Özyeğin "Şu an Türkiye'de yapay bir politika faizi var. Çünkü politika faiz oranının bir yerde enflasyonla ilintili olması lazım. Yıllık enflasyon yüzde 7.88 olan bir ülkede politika faizinin yüzde 5'lerde telaffuz edilmemesi lazım" dedi.
Oysa ABD ve Euro bölgesinde politika faizi sırasıyla enflasyonun yüzde 12'si ve yüzde 29'u seviyesindeyken Türkiye'de yüzde 58'i düzeyinde bulunuyor. Hatta enflasyon hedefi yüzde 6.2 olduğuna göre faiz koridoru üst sınırı hedefin üzerinde duruyor. O halde Özyeğin niçin ABD, AB hatta Japon merkez bankalarını eleştirmiyor? Eleştiremiyor.
Çünkü işine gelmiyor. Amacı dışarıdan ucuza aldığı parayı Türkiye'ye çok daha yüksek fiyattan satmak olduğundan onlara hiç ses çıkartmıyor.
Gelelim IMF'ye... IMF son Türkiye raporunda Merkez'in politika faizini yükseltmesini istiyor. Yani Özyeğin ile aynı öneriyi yapıyor. Çünkü IMF gelip İstanbul'da bankacıları dinleyip onların isteklerini rapor ediyor.
Hatırlayacaksınız 2006'da benzeri durumda IMF yine lobiyi dinleyip politika faizlerini tam 6 puan yükselttirdi bu ülkeye. Sonra "faizleri gereksiz yükseltmişiz" diyerek IMF başkan yardımcısı Anne Krueger günah çıkardı. Bu arada
Özyeğin'e hatırlatalım; enflasyon hedeflemesi rejiminde politika faizi değil bankalararası faiz oranlarının enflasyonla tutarlı olması gerekiyor. Anlayacağınız IMF ve faiz lobisi el ele rapor yazıyorlar Türkiye'ye. Sakın inanmayın bu yapay raporlara. Bu ülkenin IMF yönetiminde 2001 krizine girdiğini de unutmayalım.