Türkiye'de devlet 1800 yılından bu güne altı defa borçlarını ödeyemeyerek yeniden yapılandırdı.
Devletin maliyesi hep endişe kaynağı oldu. Bu defa hafta sonunda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın açıkladığı verilere göre 200 yıldır ilk defa devletin net dış borcu kalmadı. Hatta devletin ilk defa 25 milyar 920 milyon dolar net dış varlığı oluştu.
Peki ne anlama geliyor yaklaşık 26 milyar dolar tutarında net dış varlık?
Şu anlama geliyor:
Devletin dış borçlarından döviz varlıklarını çıkardığımızda devletin elinde yaklaşık 26 milyar dolar fazla varlık kalıyor.
Ve böyle bir duruma Türkiye'de iki yüz yıldır ilk defa rastlanıyor.
Gelelim kamu maliyesinin diğer verilerine...
Önce faiz giderlerinden başlayalım, 2002'de devlet topladığı vergilerin yüzde 85'ini faiz gideri olarak ödüyordu, bu oran şimdi yüzde 17.4'e geriledi.
Yine devlet iç borçlanmasında ortalama vade 2002'de 9.4 ay düzeyindeydi, şimdi iç borçlanmada ortalama vade 70.5 aya yükseldi. Dış borçlanmada ise ortalama vade 2002'de 7 yıl düzeyindeydi şimdi 20 yıla uzadı. Böylece Türkiye Hazinesi küresel yatırımcıdan uzun vadeli kredi alabilen daha doğrusu güvenilen bir Hazine haline geldi.
Peki devlet maliyesinin iki yakasının bir araya gelmesi halkın refahına nasıl yansıdı? Her şeyden önce istihdam çoğaldı işsizlik azaldı. Çünkü 2008-2012 arasında mevsimsellikten arındırılmış verilere göre Avrupa Birliği'nde ve ABD'de sırasıyla istihdam 4.8 milyon ve 3.4 milyon azalırken Türkiye'de istihdam artarak 4.6 milyon kişiye yeni iş sağlandı. Çünkü bütçe açığının kapanmasıyla devletin para ve sermaye piyasalarından daha az borçlanması paranın fiyatı olan faizleri gerilettiğinden yatırımlar arttı. Yatırım ve istihdamın çoğalmasıyla refah seviyesi de hızla yükseldi.
Hemen verilere bakalım: 2002'de Türkiye'de nüfusun yüzde 30.3'ü günlük 4.3 doların altında gelir elde ederken bu oran 2012'de nüfusun yüzde 2.7'sine geriledi. Sıfıra yaklaştıkça ülkede daha adaletli bir gelir dağılımı olduğunu gösteren Gini katsayısı 2002'de 0.44 seviyesindeyken 2012'de 0.39'a gerileyerek son on yılda daha adaletli bir gelir dağılımının oluştuğunu bize gösterdi.
Yine refah artışını hızlandıracak bir önemli konuyu unutmadan belirtelim, kamuoyunda varlık barışı olarak anılan torba yasayla ana ve babası üzerinden sağlık sigortası olmayan 18 yaş altı tüm çocuklar bedelsiz sağlık sigortalı sayıldılar. İşte Türkiye'de son 200 yılda en zengin maliyeye ulaşılması, devletin, tüm çocukları fırsat eşitliğini sağlayacak bedelsiz sağlık ve eğitim hizmeti verecek kapasiteye ulaştığını bize gösterdi.
Peki niye anlattık bütün bunları?
Bazıları Türkiye'nin bölüneceğini hatta kafalarda bölündüğünü iddia ediyor.
Oysa maliyesi son 200 yılda bu kadar zenginleşmiş bir devletin bölünmesi mümkün olamaz. Çünkü kamu hizmetlerini yeterli olarak veremeyen devletler bölünür.
Halbuki Türkiye'de son on yılda 200 yıldır en sorunlu kamu hizmetlerinden olan sağlık ve eğitimin miktar ve kalitesi hızla arttı. Sağlık ve eğitim hizmeti kapsamı dışında kalan fakir çocuğu kalmadı.
Anlayacağınız Türkiye son 200 yıllık tarihinin en zengin dönemine ulaştı.
Hal böyleyken Türkiye'nin elitleri eski statülerini kaybettikleri için Türkiye bölünüyor endişesini yaymaya çalışıyorlar.
Sakın inanmayın. Türkiye bölünmüyor.
Tam aksine zenginleşen kamu maliyesiyle her bölgeye eşit kamu hizmeti götürerek bütünleşiyor.