Bilindiği gibi faiz oranları bize paranın fiyatını gösterir. Ve eğer tam rekabet koşulları geçerliyse faiz oranları piyasada para arz ve talebine göre belirlenir. Oysa para piyasaları regüle edilen piyasalar olduğundan ve merkez bankalarının para politikalarıyla yönlendirildiğinden para piyasalarında tam rekabetten söz etmek mümkün olmaz.
O halde paranın fiyatının arz ve talebe göre serbestçe belirlendiğine inanmak safdillikten başka bir anlam taşımaz. Kısaca faizler merkez bankaları ve diğer regülatörlerin yönlendirmelerine göre belirlenir. İşte bu faiz oranı belirlemesinin toplumsal faydayı en yükseğe çıkaracak biçimde tam rekabet koşullarının fiyatına yakın düzeyde ve düşük gelir gruplarının çıkarlarına uygun biçimde yapılması gerekir. Çünkü merkez bankalarının aldığı kararlar, ekmek fiyatından konut fiyatına, ayakkabı fiyatından lokanta ücretine kadar tüm fiyatları etkiler. Demek ki merkez bankalarının kararları bu nedenle seçmen tercihlerini de etkiler.
Niçin yaptık bu açıklamayı? Yaptık çünkü Türkiye'de de faizlerin belirlenmesinde merkez bankası etkin rol oynayan bir kurum olarak karşımıza çıkıyor. Ve aldığı kararlar tüm ekonomiyi ve politik tercihleri belirliyor.
Peki Türkiye'de Merkez Bankası faizleri olması gereken biçimde belirleyebiliyor mu? Bunu söyleyebilmek oldukça zor. Bildiğiniz gibi Türkiye'de dalgalı kur rejimi uygulanıyor. Dalgalı kur rejiminde eğer sermaye giriş ve çıkışları serbestse enflasyondan arındırılmış faiz anlamına gelen ülke içi reel faiz hadlerinin küresel reel faizlere eşit olması gerekiyor. Aksi takdirde ülke para birimi diğer ülke para birimleri karşısında dalgalanmaz. Çünkü ülke reel faiz hadleri küresel reel faizlere göre yüksek tutulursa parası değerlenir, döviz kuru rekabet gücünü kaybeder. Dolayısıyla ihracat azalır değerli para nedeniyle ithalat çoğalır. Dış ödemeler dengesi açık vermeye başlar. En son verilere göre, Türkiye'de reel kur endeksi 121.1 seviyesine yükseldiğinden demek ki Türk parası değerli ve dış dengeyi sağlayacak biçimde dalgalanmıyor. Bu durumda Türkiye'de reel faizlerin küresel reel faizlerden yüksek olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Peki neden Merkez Bankası reel faizleri küresel reel faizlere eşitlemekten korkuyor? Enflasyon yükselir endişesiyle. Oysa Türkiye'de uygulanan enflasyon hedeflemesi rejiminin zayıf noktası kurlar değil küresel emtia fiyatları. Petrol ve diğer emtia fiyatları arttığı takdirde enflasyon hedeflemesi rejiminin yapacağı pek bir şey yok. Dolayısıyla faizleri gereksiz yere yüksek tutarak, Merkez Bankası enflasyonu önleyeceğine, Türk parasını değerlendirip Türkiye'nin rekabet gücünü azaltıp, büyümesini engelliyor. Böylece istihdam artışını da engellediği için düşük gelir gruplarının refahının artmasını önlüyor.
Oysa Merkez Bankası fakirlerin de yanında duran Başbakan Erdoğan'ın "faizleri indirin" söylemini dinleseydi şimdi Türkiye'de işsizlik çok daha düşük olurdu.