Son iki yılda yaşanan Arap Baharı'ndan ekonomik kalkınma için çarpıcı ilkeler ortaya çıktı. Arap rönesansı olarak bilinen bu dönüşüm sürecinin başarıya ulaşması için beş temel ilke belirlendi. Buna göre, Arap dünyasında ekonomik reformlar yani "işsizliğin azaltılması, yabancı sermaye yatırımlarının bölgeye çekilmesi ve hızlı büyüme süreci" politik değişimle birlikte yürümeli aksi takdirde başarı şansı yok.
Ürdünlü diplomat ve iktisatçı Marwan Muasher, IMF dergisindeki yazısında özellikle tepeden inme ekonomik reformların tutmadığına dikkat çekiyor ve şu noktaların altını çiziyor:
Öncelikle parlamento ve halkın kabul ettiği bir ekonomik reform paketi olmalı. Çünkü son dönemde Mısır'da reform olmasına rağmen 20 yıl önceki rakamlar yine gündeme geldi. Yirmi yıl önce bütçe açığının milli gelire oranı ve enflasyon oranı yüzde 20 seviyesindeydi. Son iki yılda yine yüzde 20 seviyesinde seyrediyor. Kamu borç yükü yüzde 76.5 seviyesindeydi, günümüzde yüzde 76.4 oldu. Yolsuzluk algılama endeksinde Mısır 2003'de 70'inci sıradaydı, 2012'de 90'ıncı sıraya geriledi. Ürdün aynı dönemde yolsuzluk algılamasında 37'nci sıradan 58'inci sıraya geriledi.
Kısacası Arap rönesansında işler pek iyi gitmiyor. O halde Arap Baharı'ndan çıkan sonuçlar ve izlenmesi gereken beş ilkeye bakalım. Bir, ekonomik reformlar, paralel politik reformlar olmadan çalışmıyor. Bu nedenle ekonomik reform kararları temsil gücü olan bir parlamento tarafından alınmalı. İki, ekonomik reform programı toplumun elit kesimine kazanç sağlamamalı. Tüm toplumu kapsamalı. Üç, ekonomik programlar halka sorularak yapılmalı, rejimin nominal programları reele denk düşmeli aksi takdirde işler yürümüyor. Dört, ekonomik reform programının nihai hedefi ölçülebilir olmalı. Örneğin on yılda bütçe açığı kapatılacak, sağlık sigortası tüm toplumu kapsayacak biçimde hedef net olarak ortaya konmalı. Beş, iletişim temel politika aracı olmalı. Bütün kesimler bürokrasi dahil program hedefleri hakkında bilgi sahibi olmalı. Ekonomik programın gizli amaçları olmamalı.
Gelelim bu beş ilkenin değerlendirilmesine… Arap Baharı'nın Türkiye'de AK Parti'nin son 10 yılda elde ettiği başarılı ekonomik performansı örnek alarak başladığı ileri sürülüyor. Bundan sonra dikkate alınması istenen beş ilke Arap Baharı'nda son iki yıllık uygulamadan elde edilen gözlemlere dayanıyor. Bu gözlemler, Arap ülkelerinin örnek aldıkları AK Parti'nin gerçekleştirdiği programı uygulayamadıklarını gösteriyor bize. Çünkü Türkiye'de son on yılda bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 24'den yüzde 1.7'ye, borç yükü yüzde 94'den yüzde 36.5'a,enflasyon yüzde 29.7'den yüzde 7 seviyesine geriledi ve tüm vatandaşlar sağlık sigortası kapsamına alındı. Yolsuzluk algılama endeksinde de Türkiye 2003'de 77'nci sıradayken 2012'de 54'üncü sıraya geldi. Yolsuzluk algılamasını 23 basamak birden azalttı.
Anlayacağınız AK Parti, ekonomik reformlar ve politik değişimi paralel götürerek başarılı oldu. AK Parti'yi örnek alıp Arap Baharı'nı başlatan ülkeler ekonomik reformlarda hâlâ elit kesimlerine kazanç sağlayan aşamadalar. Oysa AK Parti ekonomik programların kazançlarını bir azınlık olan elit kesim yerine tüm topluma yaygınlaştırdı. Araplar'ın aksine, uyguladığı ekonomik programlarla elitlerle çatışmaya girdi. Kısacası AK Parti, ekmekle politik değişimi paralel götürdüğü için sonuçta başarılı oldu.