Merkez bankaları bol para basmasına rağmen 2008 krizinin ardından yatırımcılar hep endişeliydi.
Paralarını özellikle mevduat ve tahvil gibi sabit getirili yatırım araçlarına yönlendirdiler.
Fakat bu yılın ilk üç haftasında yatırımcı tercihlerinde önemli değişiklikler oldu. Küresel verilere göre ortalama yatırımcılar krizin ardından ilk defa hisse senedi fonlarına yöneldi.
International Herald Tribune açıklama yapan varlık yöneticisi Andrew Wilkinson "yatırımcıların bakışında değişiklik olduğunu" söylüyor.
Ve yılın ilk üç haftasında ABD'de hisse senedi odaklı yatırım fonlarına 14.9 milyar doların yöneldiği belirtiliyor. Yine küresel verilere göre ilk üç haftada başlıca hisse senedi endeksleri ABD'de yüzde 7.3, İngiltere'de yüzde 6.5, Japonya'da yüzde 5.1 yükseldi.
Peki küresel ortalama yatırımcının hisse senedine yönelmesi nasıl açıklanabilir?
Hatırlayacaksınız Lehman Brothers'ın 15 Eylül 2008'de batmasının ardından hisse senedi piyasaları çöktü. Bir günde hisse senedi fiyatlarında yüzde 10'luk düşüşler yaşandı. Yatırımcı hisse senetlerinden büyük paralar kaybetti. İşte o günden bu güne ortalama yatırımcılar hisse senetlerinden uzak durdu. Ama şimdi durum değişti. Krizden beş yıl sonra, para, hisse senedi odaklı yatırım fonlarına yöneldi.
Peki bundan sonra ne olacak?
Avrupa'nın borç krizi ve ABD bütçe tartışmaları hâlâ küresel riskler olarak varlığını sürdürüyor. Avrupa borç krizi bitmek bilmiyor, yeni sorun Güney Kıbrıs'ın borçları olarak karşımıza çıktı. ABD bütçe tartışması ise 18 Mayıs'a ertelendi. Evet havada sis var ama ortalama yatırımcı sise rağmen hisse senedine yöneldi.
Gelelim yılın ilk üç haftasında Türkiye'de yaşanan gelişmelere...
İMKB 100 endeksi küresel gelişmelere paralel olarak yılın ilk üç haftasında yüzde 8.7 yükseldi.
Peki Türkiye'de bu aşamada hisse senedine yatırım yapılabilir mi?
Türkiye'de ortalama fiyat/kazanç oranları yıl başındaki 11.9 seviyesinden geçen hafta 13.1'e yükseldi. Benzeri ülkeleri Türkiye ile karşılaştırdığımızda fiyat / kazanç oranları Brezilya'da 14.9, Şili'de 20.9, Hindistan'da 18.1, İsrail'de14.1, Rusya'da 6.2, Polonya'da 10.3, Malezya'da 14.8 seviyesinde bulunuyor. Türkiye'de fiyat/ kazanç oranları Şili seviyesine çıkabilir. Çünkü Şili ekonomisi son üç yıl üst üste yılda ortalama yüzde 5 büyüdü. Ve Şili bu nedenle istikrarın Latin Amerika'daki temsilcisi olarak gösteriliyor. Türkiye'de Güney Avrupa ve Akdeniz bölgesinde üç yılda ortalama yıllık 6.9 büyüyebilen tek ülke oldu. O halde Türkiye de bulunduğu coğrafyada istikrarın temsilcisi ülke oluyor. "Rusya ve Polonya'da fiyat/ kazanç oranları niye Türkiye'nin altında?" sorusu akla gelebilir. Rusya'da yatırımcı güveni hâlâ tesis edilemedi, Polonya ise IMF ile 18 Ocak 2013'te 33.8 milyar dolar tutarında yeni bir esnek kredi anlaşması imzaladı. Anlayacağınız bir zamanlar Türkiye'ye örnek gösterilen Polonya IMF hastanesinden bir türlü çıkamıyor. Çevresindeki bu örneklere bakıldığında Türkiye küresel yatırımcılar için cazibesini artırıyor. Dolayısıyla Türkiye'de fiyat/ kazanç oranlarının yükselmesi normal bir gelişme olarak değerlendirilmeli.