Önümüzdeki yirmi yılda dünya güç dengesi tamamen değişecek. Batı'nın yaklaşık 260 yıldır süren dünya hâkimiyeti sona erecek ve ortaya çok kutuplu bir dünya çıkacak. Bu dünyada hiçbir ülke ya da ülkeler topluluğu diğerleri üzerinde hegemonya kuramayacak. Bugün politikalarını Batılı ülkelerin belirlediği Birleşmiş Milletler, IMF ve Dünya Bankası, yeni küresel oyuncular olan gelişmekte olan ülkelerin ağırlıklı olduğu yönetimlere dönüşecek.
Bu öngörülerin dayanağı şu: Milli gelir, nüfus, askeri harcamalar ve teknoloji yatırımları dikkate alındığında ortaya yeni bir trend çıkıyor. O da şu: 2030'da artık ABD en büyük ekonomi olma özelliğini kaybediyor ve onun yerini Çin alıyor.
ABD devlet kuruluşu National Intelligence Council'ün geçen hafta yayınlanan "Global Trends 2030: Alternative Worlds" çalışmasına göre, 2030'da Kuzey Amerika ve Avrupa dünyanın hegemonik gücü olmaktan çıkacaklar. Dünyanın önemli ekonomileri olarak onların yerini başta Çin olmak üzere Hindistan, Brezilya, Kolombiya, Endonezya, Nijerya, Güney Afrika ve Türkiye alacak. Bütün bu gelişmeler olurken Avrupa, Rusya ve Japonya'nın ekonomileri göreli olarak gerileyecek.
Tabii bu arada 2030'a dek dünyada orta sınıfın genişlemesiyle enerji talebi yüzde 50 artacak. Nüfusun yaşlanması hızlanacak. Yiyecek ve su ihtiyacı büyüyecek. 71 trilyon dolar olan dünya yıllık hasılası da 2030'da 132 trilyon dolar olacak. Gelişmekte olan ülkelerin altyapı ihtiyacı, dünya ekonomik büyümesine bu ülkelerin katkısını artıracak. Küresel büyüme hızının yüzde 70'i gelişmekte olan ülke yatırımlarının katkısıyla sağlanacak. Bu ülkelerde artan yatırım ihtiyacına küresel tasarruflar yetmeyeceği için uzun dönemde faiz oranları artacak.
Peki ABD ekonomisi ne olacak? ABD ekonomisi bulduğu kaya gazı sayesinde kendine yeterli hale geleceğinden enerji açısından bağımsız hatta enerji hammaddesi ihraç eden bir ülke olacak. Böylece ABD enerji açısından sürdürülebilir bir ekonomi haline dönüşecek.
İslam dünyasına gelince... Kuzey Afrika'da ve Ortadoğu'da Arap Baharı'yla yaşanan liberalleşme ve demokrasi sayesinde gelirler yükselecek. Artan gelirler demokrasi talebini daha da çoğaltacak. Türkiye ve Endonezya İslam dünyasına yön veren ekonomiler olacak. İran'ın bu ikiliye katılabilmesi için mollaların yönetiminden kurtulması gerekiyor.
İşte yakın gelecek böyle öngörülüyor. Türkiye ekonomisinde olumsuz beklenti yaratıp kolay para kazanmak isteyenler sürekli bahane buluyor. Bir gün "ekonomi ısındı, soğutun" diyorlar, ekonomi soğutuluyor, bu defa "büyüme hızı düştü, tekrar ısıtın" diyorlar. Bu da yetmiyor altın ihracatına takıyorlar, sanki altın dünyada ihraç malı değilmiş gibi Türkiye'yi altın ihraç etti diye ABD Senatosu'na şikâyet ediyorlar.
Bütün bu oyunlara rağmen Türkiye önümüzdeki yirmi yılda gene de dünyanın en önemli ekonomileri arasına girecek. Üzülecekler ama ne yapalım, Amerikan devletinin araştırma kuruluşu böyle söylüyor. Yeminli muhaliflere duyurulur.