Türkiye ekonomisinin iyi olmasını istemeyen çok kişi var. Niye? Çünkü siyasi iktidarı ancak ekonomiden sıkıştıracaklarını düşünüyorlar. Amaç, iktidara kendilerinin gelmesi. Elitler, eski bütçe rantlarının; faiz lobisi ve stokçular, yüksek enflasyon ve yüksek faizin; eski bürokratlar da koltuklarının peşindeler. İşte bu nedenle var güçleriyle ekonomide beklentileri olumsuza çevirmeye çalışıyorlar.
Hatta son beş aydır "Türkiye ekonomisi hızlı büyüyor, bu gidiş gidiş değil, büyüme hızının düşürülmesi gerekiyor" diyenler, faizler yükselip de toplam talep daralınca bu defa "büyüyemeyeceğiz" diye bağırdılar. Bir de Ocak 2012'de sanayi üretim endeksi, 2011'in aynı dönemine göre yüzde 1.5 büyüyüp, bir önceki yıla kıyasla yüzde 15 daralınca sevinç çığlıkları atmaya başladılar. Fakat işler düşündükleri gibi gelişmeyecek, ekonomi 2012'de hedefe uygun olarak yüzde 4 büyüyecek.
Gelelim Türkiye ekonomisinde niye kara gözlüklülerin isteklerinin olamayacağına... Bir kere bu yıl Türkiye bol yağış alıyor. Dolayısıyla tarımsal üretim iyi olacak. Hatırlayın Aralık 2011'de her gün kuraklık ve barajlarda su kalmadığı haberleri çıkıyordu. 2012 kurak geçecek, düşüncesi yerleşmişti. Ama durum değişti. Yağış bol. Türkiye ekonomisinde kuraklık olmazsa işler iyi gider. Hatırlayın, 2007 ve 2008'de kuraklık ekonomiyi olumsuz etkilemişti. Büyüme hızı beklenenin altında kalmıştı. Ayrıca bu yıl barajların dolması bahar ve yaz aylarında HES'lerden elektrik üretimine ağırlık verileceğini gösterdiğinden doğalgaz faturası da azalacak.
Ekonominin iyiye gideceğini gösteren diğer olaylar ise şöyle sıralanabilir: Bir, İtalyan Mario Draghi'nin yönettiği Avrupa Merkez Bankası faizleri düşürdü. Parasal genişleme yaparak Avrupa'da bankaların batma ihtimalini ortadan kaldırdı. Böylece kurumsal yönetimde kişilerin önemli olduğunu gösterdi. Yunanistan'ın borç probleminin çözülmesi ve IMF Başkanı Christine Lagarde'nin 28 milyar euro ek finansman kolaylığı sağlayacağını açıklaması, piyasalardaki Yunanistan riskini azalttı.
İkincisi, petrol fiyatlarındaki artış bizi olumsuz etkilerken, bir yandan da petrol üreticisi ülkelerin alım gücünü çoğalttığından bu durum, Türkiye'ye yabancı sermaye girişini artırabilir. Geçen yıl doğrudan yabancı sermaye yatırımları yüzde 74 arttı. 2010'da 9 milyar dolar olan doğrudan yatırımlar, 2011'de 15.7 milyar dolara yükseldi.
Türkiye, 11 Orta ve Doğu Avrupa ülkesi arasında 272 işlemle 13.7 milyar dolar tutarıyla en çok şirket satın alma ve birleşmesi yapan ülke oldu. Yılın ilk aylarında da doğrudan yabancı sermaye girişleri sürüyor. Yeni Ticaret Kanunu'nun 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe girmesiyle, bundan böyle şirketten para çekerek ortakları dolandırmaya izin verilmemesi ve uluslararası muhasebe kurallarına göre mali raporlama yapılacak olması yabancı sermaye girişini hızlandıracak.
Dün açıklanan cari açık rakamlarına gelince... Açık geçen yılın aynı dönemine göre çok az azalarak 6 milyar dolar oldu. Asıl önemli gelişme, son dört ayda ihracatın, 12 aylık verilere göre 140.8 milyar dolardan 144.3 milyar dolara, ithalatın ise 231.0 milyar dolardan 233.6 milyar dolara çıkmasıdır. Çünkü bu rakamlar ihracat artış hızının ithalat artış hızını geçtiğini gösteriyor. Görülüyor ki, Türk parasındaki aşırı değerin alınması olumlu sonuç veriyor. İhracatımızı çoğaltmak için bizim de kur savaşlarına katılmamız gerektiği böylece rakamlarla kanıtlanıyor.
Bir de Merkez Bankası döviz rezervleri, altın hariç, 20 Ocak 2012'de 75.2 milyar dolar seviyesindeyken 2 Mart 2012'de dört milyar dolar artarak 79.2 milyar dolara yükseldi. Altın dahil rezervler ise aynı tarihte 90.7 milyar dolar oldu. Anlayacağınız, faiz lobisinin Londra merkezli spekülatif ataklarına karşı yeterli döviz rezervi var. Merkez Bankası sattığı dövizin bir kısmını geri almış bulunuyor.
Tüm bunların yanında mali disiplin de sürdüğü için devlet bütçesinde sorun yok. Özel sektörün kendi cari açık riskini yönettiğini ise artık biliyoruz. Zira bizim özel sektör yurtdışında tuttuğu parayı kendisine borç olarak veriyor. Yani kendi kendine borçlanıyor. Bu nedenle kimse endişelenmesin, sadece lobi endişelensin. Bundan böyle onun işi zor!