Hiç okumadan ve hiçbir dayanağı olmadan Yeni Ticaret Kanunu'na (YTK) saldırıyorlar. Benzer saldırı, AB'ye vergi uyumu için KDV'yi çıkarırken Turgut Özal'a da yapılmıştı.
O dönemde akademisyenler dahil pek çok kişi "bizim esnaf ve tacir cahildir, bilmez, KDV'yi uygulayamaz" diyerek verginin ertelenmesini istemişlerdi. Hatta "KDV Türkiye'nin neyine?" diyenler de çoğunluktaydı.
Tüm bu karşı çıkmalara rağmen dönemin Başbakanı Özal, KDV Kanunu'nu 1985'te yürürlüğe koydu. Ve hiçbir sorun çıkmadan tacirler KDV'yi başarıyla uyguladı.
Özal'a o dönemde KDV için karşı çıkanlar şimdi Başbakan Erdoğan'a AB'ye uyumlu YTK için karşı çıkıyorlar. YTK'nın temel maddelerinin değiştirilmesini istiyorlar.
İstedikleri temel madde değişikliği de şu: Sermaye şirketinden yönetim kurulu başkanı diğer ortaklara haber vermeden para çekebilsin, bu parayı yerine koymayabilsin ve bu işlem cezasız kalsın. YTK ise çekilen para ödenmediği takdirde "idari para cezası" getiriyor. Ama bazıları şirketten para çekmeye "hapis cezası var" diye YTK'yla ilgili korku yayıyor.
Gelelim eski TTK'daki hapis cezalarına... Halen yürürlükte olan 6762 sayılı eski TTK'da 40, 53, 64, 305, 307, 308, 363'üncü maddeler olmak üzere tam yedi konuda geçmişe de yürüyen ağır hapis cezaları var. YTK'da ise 562'nci maddede sayılan ve sadece dolandırıcılık suçlarını kapsayan altı konuda hapis cezası öngörülüyor.
Mesela yürürlükteki eski TTK'nın 308'inci maddesine göre, şirketin kuruluşunda yolsuzluk vaki olup olmadığını araştırmayan yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler üç yıla kadar hapis alabiliyor. Bu maddeye göre, şu anda pek çok şirketin yönetim kurulu üyesini ve denetçisini hapse attırmak mümkün. Nasıl mı? Mesela kurulurken şirkete para koyan ortaklardan birinin parasının kaynağı belli değilse, evraklardan biri noterden onay almamışsa, bu işlerle hiç ilgisiz yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri üç yıl hapse girebilir. Anlayacağınız yürürlükteki TTK'yı savununlar, asıl şimdi bu belirttiğimiz madde nedeniyle hapse girmekten korksun. Üstelik eski kanunda kendilerini hapse sokacak böyle çok sayıda madde var.
Gelelim yeni TTK'yı hiç okumadan kulaktan duyma bilgilerle yapılan eleştirilere...
AK Parti Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli önceki gün Sabah'ta, "YTK nedeniyle bazı firmalar, know-how bilgi birikimlerinin rakiplerinin eline geçmesinden endişe duyuyorlar. Know-how'ın korunması için de kamuya bilgi verilmesine itiraz ediyorlar" diyordu. Şirketten para çekilmesiyle ilgili olarak da anlaşılmayan bazı sözler söylüyordu. "Tüm hassasiyetleri dikkate alacağız" diyerek de sanki yasada değişiklik yapılacağı sinyali veriyordu.
Oysa Canikli yeni TTK'yı okusa söylenenlerin gerçekle hiç alakasının olmadığını görecek. YTK'nın 1524'üncü maddesinde, internet sitesi başlığı altındaki düzenlemede know-how'la ilgili kamuya bilgi verilmesi söz konusu değil!
Bu konuda YTK'yı hazırlayan Prof. Dr. Ünal Tekinalp'e kulak vermek gerekiyor. Tekinalp'e göre, "ortaklar cari hesabı, internet sitesi kurma gereği, ceza hükümleri ve limited şirketlerin denetlenmesi" konuları, YTK'nın taşıyıcı kolonlarını oluşturuyor. Bu kolonları kesmek, yeni Türkiye'nin geleceğini karartmak anlamına geliyor. Bu yüzden YTK'dan kesinlikle dönülmemeli ve kanun 1 Temmuz'da mutlaka yürürlüğe girmeli. Yoksa YTK'nın temel maddeleri baskılar sonucunda değiştirilirse, naylon şirketleri kapatmak istemeyenler, kayıt dışını savunanlar sevinç çığlıkları atacak.
İşadamları Özal döneminde nasıl KDV'ye alıştıysa, bırakın YTK'ya da Erdoğan döneminde alışsınlar. Şirketinden istediği gibi para çekmeyi sürdürmek isteyenler, internet sitesi kurmaya yanaşmayanlar yeni Türkiye'de kendilerine artık sermaye şirketi yerine tüm mal varlıklarıyla sorumlu oldukları şahıs şirketi kursunlar. Şirketin içini boşalttıkları takdirde de hanımın bileziklerinin elden gidebileceğine hazırlıklı olsunlar.