Amerikan Merkez Bankası gevşek para politikası uyguladığı için gelişmekte olan ülkelere çok fazla sıcak para girişi oluyor. Çünkü düşük dolar faizleri yatırımcıları tatmin etmediğinden yatırımlar, daha çok para kazanmak için güvenilen gelişmekte olan ülkelere yapılıyor.
Bu ortamda Brezilya ve Türkiye gibi dalgalı kur rejimi izleyen ve liberal kambiyo rejimi uygulayan ülkelerde sıcak para akışının kontrolü diğer gelişmekte olan ülkeler Çin ve Hindistan'a göre çok daha zor oluyor.
Çünkü Çin ve Hindistan'da sermaye giriş ve çıkışları izne tabi olduğundan, sıcak paranın ekonomiye hasar verme olasılığı azalıyor.
Brezilya ve Türkiye ekonomilerinde ise durum böyle değil. Bu iki ülkenin ortak noktaları diğerlerine göre daha fazla. Biz de bu benzerlikten yola çıkarak, ucuz para girişi nedeniyle Brezilya'da artan tüketici kredilerinin risklerinin azaltılması yönünde yapılan çalışmaları mukayese edebiliriz.
Brezilya'da artan tüketici kredileri için nasıl önlem alındığına gelelim... Brezilya da, Türkiye gibi son yıllarda fert başına geliri hızla artan bir ülke. 30 milyon insan fakirlik sınırının üzerine çıktı. Bu yeni tüketiciler borçlanarak ev, araba ve dayanıklı tüketim malı almak istiyorlar. Bu nedenle özel krediler 2007'den bugüne yüzde yüz arttı.
Türkiye'de de son 9 yılda fert başına gelir yaklaşık üç kat artarak 10 bin 600 dolara çıktı ve hatta satın alma gücü paritesine göre bu rakam 16 bin 126 dolar oldu. Ayrıca son dokuz yılda Türkiye'de 17 milyon insan günlük 4.3 dolar gelir seviyesinin altındayken, bu büyük kitle de bu eşiği atladı ve bugün bu seviyenin üzerine çıktı. Dolayısıyla talepler değişti. İnsanlar artık daha çok tüketmek istiyorlar. İşte bu nedenle Brezilya ve Türkiye özel kredi çoğalmasıyla karşı karşıya.
Peki özel kredilerin artmasının ne riski olabilir diye sorabilirsiniz. Özel kredilerin artışı tüketicinin finansal eğitiminin olmaması nedeniyle geri ödeme sorunu yaratabiliyor. Böyle bir durumda hem tüketici, evini, arabasını kaybediyor hem de bankalar ellerinde donmuş varlıklarla kalıyorlar. İşte bu nedenle hükümetler, hızla artan kredi artışına karşı, hem enflasyonu artıracağı hem de temerrüt riski doğuracağı için önlem almak istiyor.
Peki Brezilya artan kredi talebi karşısında ne yaptı? Brezilya Merkez Bankası artan kredi talebinin enflasyonu tetikleyeceği düşüncesiyle bu yıl politika faizlerini beş defa yükselterek yüzde 10.75'den 12.25'e çıkarttı. Ama kredi talebi azalmadı, hatta faiz artışı nedeniyle bu defa tüketicilerin temerrüt riskleri yükseldi. Niye? Çünkü yükselen kredi faizleri yeni borç miktarını çoğalttı, ayrıca kredileri yenilemeyi zorlaştırdığı için kredileri geri ödemek sıkıntılı hale geldi.
Gelelim Türkiye'ye... Başta da söyledik. Brezilya ve Türkiye ABD'nin gevşek para politikasından etkileniyor ve dünyadaki ucuz para bu iki ülkeye de geliyor. İki ülkede de son yıllarda geliri artan insanlar daha çok tüketmek için daha çok kredi kullanıyor.
Brezilya'da bu kredi kullanımı tüketicinin temerrüt riskini artırırken, Türkiye'de bu özel kredi kullanımı temerrüt riskine paralel olarak cari açığı da artırıyor. Faizler arttığı takdirde kredi talebi durmadığına göre, ki anlattık Brezilya'da şu anda olan bu, Türkiye'nin politika faizlerini artırması hatalı olur. O takdirde hem temerrüt riski artar hem de cari açık artar. Çünkü tüketici, krediyi yenilemekte zorlanır ve yüksek faize daha çok yabancı para gelir.
Öyleyse ne yapmalı? En iyisi faizleri artırmayarak Türk parasının biraz değer kaybetmesini sağlamak! En doğru çözüm bu. Çünkü Brezilya bu yıl beş defa faizleri artırdı ve sonuç alamadı. Üstelik enflasyonu da hedefin üzerinde seyrediyor. Yıl sonu hedefi yüzde 4.5, enflasyon yüzde 6.55 düzeyinde bulunuyor. Türkiye akıllı olup aynı hatayı tekrarlamamalı, bu işten hasarsız çıkmalı.