AK Parti,Türkiye'de 2001 yılında yaşanan büyük ekonomik krizin ardından kuruldu ve kuruluşundan on beş ay sonra yapılan genel seçimlerde de iktidara geldi.
Peki niye seçmen AK Parti'yi iktidara taşıdı? Çünkü 2002 yılı öncesinde kamu bütçesi adeta yağmalandı. 'Kim ne veriyorsa ben beş lira fazlasını veriyorum' diyen Süleyman Demirel'in DYP'si ile kadınları 38, erkekleri 42 yaşında emekli edeceğini vaat eden Erdal İnönü'nün SHP'si hükümet oldu. Bu koalisyonun sonucunda da , 1992'de açık vermeyen sosyal güvenlik finansman dengesi büyük bir açık vermeye başladı. Ardından 28 Şubat post modern darbesi yapıldı. Devlet eliyle büyüyen devletçi İstanbul sermayesi kendisiyle pazarda rekabet etmeye başlayan Anadolu sermayesini askere dövdürüp pazardan kovaladı. Pek çok Anadolulu işadamı korkup sindi. Gizli amaçları var denilerek Anadolu'daki pek çok şirketleri kapattırıldı.
Darbeye destek veren bazı statükocu işadamlarına ise banka soyma izni verildi. Çünkü başkanlığını Ahmet Necdet Sezer'in yaptığı Anayasa Mahkemesi ne tesadüftür, bankalar kanununu iptal etti. Böylece banka soyanları yakalamak imkansız hale geldi. Adeta bankaların içinde olup bitenler için yasal karartma yapıldı. İçi kolayca boşaltılarak dayanıksız hale getirilen bankalar en küçük bir para çıkışında krize girdiler. Zaten iki yakası bir araya gelmeyen kamu bütçesi bu şartlarda daha da açıldı. Öyle ki, devlet borçları milli gelire eşit hale geldi. Küçük bir zümre hızla zenginleşirken vatandaş yoksullaştı. İşte bu durumu idrak eden vatandaş 2002 genel seçimlerinde ülke ekonomisini krize sokanları tepetaklak etti, sandıkta onları sildi.
Gelelim Anadolu sermayesini askere dövdürtüp pazardan kovalatanlara... Dün Taraf'ta Neşe Düzel'e konuşan ve muhafazakârlık üzerine bir çalışması olan siyaset bilimci Doç.Dr. Berat Özipek, Anadolu sermayesini şöyle tarif ediyor: 'Anadolu sermayesi, devlet eliyle oluşan sermayenin dışında kalan sermayedir. Anadolu sermayesi devlete rağmen gelişti. Devletle itişerek geliştiği için de devlete borçlu değil ve devletçi değil. 28 Şubat sürecinde Anadolu sermayesini yeşil sermaye ve irticacı olarak suçladılar. Aslında temel mesele, devletçi sermayenin pazarda onlarla yarışmak istememesiydi.' diyor.
Ayrıca Özipek, Anadolu sermayesinin 28 Şubat sürecinde haraca kesildiğini ileri sürerek, o dönemde, onlara yapmak istemedikleri bağışların yaptırıldığını ileri sürüyor. Laiklik elden gidiyor denilerek ne dönemlerden geçmişiz.... Düşünün.... Anadolu sermayesi, kendi duyarlılıklarına yakın olmayan devletçi 'think tank'lere para vermek zorunda bırakılıyor. Yani Türkçesi, haraca kesiliyor. İşte bu nedenle de Anadolu sermayesi oligarşiden demokrasiye geçmek istiyor.
Peki oligarşiden demokrasiye geçişin taşıyıcı unsuru kim oluyor? Ak Parti oluyor. Muhafazakârların, liberallerin,demokratik sosyalistlerin, İslami duyarlıkları olanların, sosyal demokratların AK Parti'yi desteklemesinin nedeni işte bu demokrasi talebine dayanıyor. Nitekim AK Parti, halkın demokrasi ve özgürlük taleplerini yerine getirdiği sürece iktidarda kalacağa benziyor. Çünkü artık bazı malların ithal iznini tek bir aileye veren darbeci sistem, devletçi- seçkinci dönem bitti. Böyle bir döneme bir daha kimse geri dönmek istemiyor.