kaybeDecek bir şeyi olmayan Avusturya, tempolu, dikine ve çabuk oynayarak, etkili bir ilk 15 dakika sergiledi. Yine değişik ve birbirlerinin özelliklerini tanımayan bir kadro ile sahaya çıktığımız için bu baskıyı kıracak olumlu girişimde bulunamadık.
Bu bölümde Hakan Balta'nın iki önemli kademesi skoru tutmak için çok önemliydi. 15. dakikadan sonra sahaya yerleşerek oyunu dengeledik. Rakibin temposunu ve hücum devamlılığını kırdık. Değişik kadronun kollektif yetersizliğine üç forvetin sürekli yer değiştirmesinin yarattığı kargaşa da eklenince, ofansif girişimlerimiz kısır kaldı.
Avusturya ikinci yarıya da atak başladı. Ama ilk yarının başındaki tempoları yoktu. Kısa süre sonra kontrolü ele aldık. Ayağa paslarla oyuna hükmetmeye başladık. Burak'ın güzel bir kafası direkten döndü. Rakibin hücum gücü iyice düşmüştü.
Çok ufak bir şans için dahi Avusturya'nın mutlaka üç puan alması gerekiyordu. Bu yüzden risk alacaklarını umuyorduk. Nedense risk almayı düşünmediler. Aradığımız genişliği son dakikada bulduk. Selçuk'un mükemmel pasında Burak klasik koşusunu yaptı. Ama kazandığımız penaltıyı Arda ile kullanamadık.

EN İYİ TERCİHİ UMUT BULUT
Sonuçta en iyi ikinci şansımızı yitirdik ama grup ikinciliğini cebimize koyduk. Futbolumuzun bu sıkıntılı döneminde buna da şükür demeliyiz.
Teknik direktör Guus Hiddink'i hep Mehmet Topal'ı oynatmadığı ve Burak Yılmaz ile Kazım'ı aynı anda sahaya sürdüğü için eleştiriyordum. Dün Mehmet Topal'a yokluktan, mecburen görev verdi.
O da devamlılığı ile Selçuk ile birlikte çok faydalı oldu. Hiddink'in en büyük doğrusu Kazım'ın yerine Umut'u tercih etmesiydi. Umut Bulut sürekli hareketliliği ile Burak ve Arda'yı rahatlattı, ayrıca rakibe sürekli baskı yaptı.