Avusturya moralsiz ve yorgundu. İki önemli hücum oyuncuları son Belçika karşılaşmasında sakatlanmıştı. Bir de en önemli oyuncusu Arnautoviç yedek çıkınca maç başlamadan her şey lehimizeydi.
İlk yarıda topa sahip olup oyuna hükmeden taraf bizdik. Ancak ofansif girişimlerimiz etkisizdi.
Plan program yoktu, olması da mümkün değildi. Günümüz futbolunda saha içinde iyi organize olabilmek için oturmuş bir sistemin ve kadro istikrarın olacak. Biz de her ikisi de eksik.
Dün geceki kadro birbirlerinin özelliklerini tanıyan, birlikte beraber oynamış bir kadro değildi. Bilhassa kapanan rakiplere karşı sırtı kaleye dönük oynamasını bilen bir nokta santrfor mutlaka gerekliyken Hiddink ilginç bir tercihle Burak'ı santrfor rolüne soyundurdu. Burak yapısı itibariyle ya kenar forvet oynar ya da nokta santrforun partneri olarak çift forvet rolünde... İşte yanlış kadrodan dolayı son derece tedirgin olan, top kullanmakta zorluk çeken rakip karşısında ilk yarıda hazırlanmış tek pozisyon bulabildik. Bunu da Burak kaçırdı.
BU SİSTEMDE SEMİH ŞART
Başta Ekrem olmak üzere çift stoperin de katıldığı amatörce hatalar zincirinden taç atışı sonucu Arda'nın akılcılığıyla öne geçtik.
İkinci devrede de değişen fazla bir şey yoktu. Rahatlamak için mutlaka ikinci gole ihtiyacımız vardı. Hiddink'in mutlaka Semih'i oyuna alması gerekiyordu. Tam sıkıntılı bir döneme girmişken, Semih oyuna dahil oldu. Önce Nuri'ye mükemmel bir gol asisti yaptı, hatalı bayrak bu pozisyonu engelledi. Ardından da Gökhan'ı kaçırdı, o da gol oldu.
Volkan penaltıyı kurtarınca son sekiz dakikada stres yaşamaktan kurtulduk ve üç puanı iyi oynamasak da kazandık.
Rakibin kontratak oyuncularının sakatlıklardan dolayı sahada olmayışı ve dört gün önce maç oynamalarının yorgunluğu bizim takım savunmamızı rahatlattı.
Dün bir anlayamadığım konu tüm duran toplarımızı Mehmet Ekici'nin kullanmasıydı. Hiddink'in bu konuda Selçuk'un özelliğini bilmesi gerek. Bu atışları hiç olmazsa paylaştırmalıydı.