Dün gece Bursa Atatürk Stadı çok ilginç bir maça sahne oldu. Grubun son maçıydı, iki takımın da iddiası kalmamıştı ama ortada çok önemli şeyler vardı. Öncelikle diplomatik olaylar nedeniyle bütün dünyanın gözü bu maçtaydı. UEFA Başkanı Platini de stattaydı. Tüm bunların yanında futbol açısından bizle ilgili önemli duygusal sahneler vardı. Senelerdir Türk futboluna çok büyük hizmetler veren Fatih Terim'in veda maçıydı. Ayrıca yine senelerce Türk futboluna faal olarak çok büyük hizmetler vermiş olan ve hala alternatifi bulunamayan Hakan Şükür maç öncesi hak ettiği ödülleri aldı. Hele Fatih Terim'in elinden aldığı ödül çok anlamlıydı. Çünkü bu iki kişi de Türk futbolundaki başarılarda çok önemli isimlerdi.
Şimdi gelelim maça...
Belki de yukarıda anlattığımız şartlar olmasa milli takım oyuncularının en moralsiz ve motivasyonsuz karşılaşması olabilirdi. Ama dün geceki şartlarda maça motive olmuş bir milli takım vardı. İlk yarıda çok etkili bir futbol sergilemesek de hırslı, golü arayan ve yardımlaşmalı bir takım vardı sahada. İlk kanadı kullanmayı düşündüğümüz atakta golü bulduk. Sonra yine bir duran toptan ikinci golü bulduk. Ancak Ceyhun'un kırmızı kartından sonra oyun dengelendi. Ermenistanlı futbolcular da tüm hırslarını sahaya yansıtıyorlardı. Onlar da bir şey yapmak için üzerimize gelmeye başladılar. İki duran toptan yaşadığımız tehlikeler yıllardır devam eden rahatsızlığımızın kısa bir özeti gibiydi.

KONTROLLÜ FUTBOL
İkinci yarıda doğru tercihle kontrollü bir futbola geçtik. İki farklı avantajımız vardı ve bir kişi eksiktik. Ayağa paslara topun bizde kalmasını sağladık. Dengeli ataklarla 3. golün peşinde koşmayı da ihmal etmedik. Bu yarıda Ayhan'ın ön liberoya uygun özellikleriyle rakibin bazı ani ataklarını tecrübesi ve kademesiyle kestiğini gözlemledik. Sonuçta grup maçlarını bu şekilde bitirmiş olduk.
Bundan sonrası için bugüne kadar yaptığımız hataları ciddi biçimde gözden geçirip, eksiklerimizi tespit edip bunların üzerine çalışarak yolumuza doğru adımlarla devam etmeliyiz.