Beşiktaş 6 yıl aradan sonra ligde mutlu sona ulaştı. Aynı zamanda Fortis Türkiye Kupası'nı da kazanarak sezonu çife zaferle kapadı. Bu başarının bir çok nedeni vardı.
Altıncı haftanın ardından göreve getirilen Mustafa Denizli'ye yönetim tam anlamıyla inanarak tüm yetkileri verdi. İlk devre bittiğinde puan tablosu çok olumsuzdu. Buna rağmen Denizli'ye destek devam etti. Moral bozucu yönetim davranışları hiç sergilenmedi. Bu arada Denizli'nin isteği doğrultusunda çok önemli bir transfer hamlesi gerçekleşti: Ernst.
Yeri geldikçe vurguluyorum. Transfer yaparken iki şeyi düşüneceksiniz. İhtiyaç olan bölgeye ve o ihtiyacı karşılayacak, takıma çabuk intibak edecek birisi. Ernst'i çok iyi tanıdığımdan daha Beşiktaş forması giymeden diye görüş belirtmiştim. Ernst disiplini, hırsı, devamlılığı, savunma görevinde iyi yer parsellemesi ve basit oyun anlayışıyla takımda kadro yapısından kaynaklanan kopuk futbol rahatsızlığını en aza indirdi. Denizli, Ernst'e ilaveten Yusuf'u aldırdı ve ondan da istediğini aldı. Çok önemli gördüğüm bir başka konu da özellikle ligin ikinci yarısında Beşiktaş yönetiminden daha öncelerinin aksine federasyon ve MHK'ye çatlak ses çıkmamasıydı. Bu sayede teknik heyet ve futbolcular sadece saha içine odaklandılar; zihinleri hiç karışmadı.
KULÜBEYİ POZİTİF TUTTU
Mustafa Denizli yine zaman zaman takım tertibiyle gereksiz oynama alışkanlığını sergiledi. Ama iki ön liberoya dönmesi, Cisse'yi Ernst'in yanına monte edip son haftalarda bu bölgeyle fazla oynamaması avantaj teşkil etti. Denizli her oyuncusundan yeri geldikçe faydalandı; yedek kulübesini hep pozitif tutmayı başardı.
Beşiktaş'ın taraftarını, yönetimini, futbolcularını ve teknik heyetini kutluyorum.
Mustafa Denizli'ye de ayrı bir paragraf açıyorum. Galatasaray ve Fenerbahçe'den sonra Beşiktaş'ı da şampiyon yaptı. Kendisini çok tebrik ediyorum."Çok doğru bir tercih"