Fatih Terim, İspanya'da ben dahil kimsenin tahmin etmediği hücum oyuncuları ağırlıklı bir takım tertibi sahaya sürdü. İleride Semih ile Nihat, kenarlarda Tuncay ve Arda. Ben bu kadroyu Manchester United'a benzettim. İleride Rooney-Berbatov kenarlarda Ronaldo ve Giggs. United'ta bu hücum ağırlıklı 4 oyuncunun hepsi top rakipteyken mümkün olduğunca defansif görev yapıyorlar. Orta sahanın ortasında da savaşçı ikili ve deneyimli Ferdinand'ın yönetimindeki sağlam geri dörtlü de 4 ofansif yeteneğin defansif eksikliklerini kapatıyorlar.Tabii United'ın top kendilerindeyken üst düzey kolektif yapıya sahip olması istikrar ve başarılarının en önemli nedeni. Terim'in United benzeri takım tertibi ve oyun planı İspanya'da ilk yarıda kusursuz tuttu. 45 dakika oyun kontrolü tamamen bizdeydi. İspanya'nın kötü oldu şeklinde bazı görüşler var. Kesinlikle katılmıyorum. İspanya'yı biz oynatmadık. Yoksa 29 maçta yenilmeyen, 22'sini kazanan o kalitede bir takımın Bernabeu'da 90 bin coşkulu seyircisi önünde kötü oynama lüksü olamaz. Top rakipteyken önde baskı yapmaya başladık. Semih'in stoperleri rahatsız etmesinin yanı sıra zaman zaman Senna ile Xabi Alonso'yu da bozması ve diğer oyuncuların presle rakibin orta alan kurgusunu raatsız etmeleri, çok başarılı oynayan defans bloğumuzun Villa ve Torres'i pasifize etmesi oyunun bizim kontrolümüzde gitmesinin faktörleriydi. İlk yarıda kalemizde hiç tehlike yaşamazken 4 tane de golü bulabileceğimiz pozisyon vardı.
DEFANSIN ORTASINDAYDI
Terim'in güçlü bir rakip karşısında maç öncesi elindeki kadroda ciddi sıkıntıları vardı. En büyük sıkıntı defansın ortasındaydı. Ayrıca Emre Belözoğlu formsuz, Arda hem sakat hem yorgun, Ayhan yorgun, Nihat'ın sezon başından beri sakatlık nedeniyle maç eksikliği vardı. Böyle bir tabloda Terim'in oyuncuları motive ederek hazırlamasını takdir etmemek mümkün değil. Ama Semih'i çıkarmasını da kendisi açısından en ufak haklılık payı verebilmek mümkün değil. Semih çıkmasaydı da o duran toptan golü yiyebilirdik. Ama esas gösterge golden sonraki uzatmalarla birlikte 35 dakikalık uzun bölümde bütün kurgumuzun bozulmasıydı. Değil pozisyon bulmak rakibin ceza alanına bile yaklaşamadık. En önemli neden şuydu: Nihat'ın yapısı ileride son adam rolüne tam zıt kutup. Hele rakip risk almıyorsa, alan daraltıyorsa o roldeki Nihat'tan tek müspet hareket beklemek dahi mümkün değil. Terim, Avrupa Şampiyonası'ndaki ilk Portekiz maçında da Nihat'a görev vermişti. O zaman da bir kere daha tekrar edeceğim şu açıklamayı yapmıştım: "Terim'in G.Saray'da ve Milli Takım'da senelerdir vazgeçmediği alternatifsiz tek isim vardı; Hakan Şükür. Çünkü futbolumuzun oturmuş bir saha içi organizasyonu ve olumlu bir pas trafiğimiz olmadığından ileride topa sahip olup saklayacak, hava toplarına çıkacak, orta saha arkadaşlarını karşı alana çekerek hücum organizasyonlarına katkı sağlayacak, pres yapacak bir nokta santrfor tipi bizim için çok gerekliydi. Terim'in Hakan'dan hiç vazgeçmeyişi son derece haklı bir tercihti. Bu düşüncedeki bir teknik adam tamamen ters yapıya sahip Nihat'tan nasıl bu görevde başarılı bir performans bekleyebilir?"
TEK OYUNCU SEMİH ŞENTÜRK
Şimdi şunu da belirteyim. Bugünkü kadroda Tuncay'da Gökhan Ünal'da ileride tek forvette başarılı olamaz. Şükür'den sonra bu formata benzeyen tek oyuncu var bu da Semih. Terim deneyimli ve akıllı bir teknik direktör. Madrid'de hatasını daha kimseden eleştiri almadan ve maç bitmeden anlamıştır. Yarın gece çok zor bir maça çıkıyoruz. Bosna'nın Belçika'yı deplasmanda yenmesi işimizi çok zorlaştırdı. Eğer Bosna evinde de kazanırsa bizim yarın gece en az 1 puan almamız şart. Aksi takdirde Bosna'yı Bosna'da yenmemiz de ikincilik için yetmeyecek.