Dünyada her şey aklıma gelirdi de, Ali Koç'a, tabii sanayici değil, sporcu Ali Koç'a "Bravo" diyeceğim aklıma gelmezdi.. Hele de onu en yoğun, en ağır eleştirenlerden biri olarak.
Haklısınız.. Fenerbahçe'yi, hatta Fenerli olmayanların bile katıldığı bir coşku ile Aziz Yıldırım'ın elinden ezerek alan, ama işbaşında olduğu 3 yıl içinde o Aziz Yıldırım'a muhtaç eden Ali Koç'a köşemin manşetinde "Bravo" diyorum. Hem de yürekten..
Çünkü Ali Koç, Fener'i bu hale, Fenerli medya ve daha beteri sosyal medya yüzünden düşürdü.
İşbaşına geldiğinde kurduğu ekipte ısrar etse, bugün başka bir Fenerbahçe olacaktı. Ama o medyanın yanlış, ters eleştirilerine kapıldı, uydu, uydu.. Onlara yaranmak ister gibi, 60 transfer yaptı. 7 hoca değiştirdi.. Ve sonunda tribünler de aleyhine döndü.
Hikmet Karaman'ın, ki bu ülkenin en iyi hocalarından biridir bana sorarsanız, aniden Fatih Terim'leşip 2-0'dan vermek için elinden geleni yaptığı maçın 2-2 bitmesinin ardından, medya boynuna zaten ip geçirdiği Vitor Pereira'nın altındaki sandalyeye de tekmeyi vurunca, Ali Koç, kimsenin beklemediği gibi gürledi..
"Vitor Pereira görevine devam ediyor. Edecektir. Ben arkasındayım.."
İşte bu sözü, bu direnmeyi alkışlıyorum..
Ki, son yenilginin ardından ben de Pereira'dan desteğimi çektiğimi açıklamıştım, Fener medyasından çok farklı sebeplerle.. O medyanın havasına, dümen suyuna girmekle suçlayarak.
Vitor Hoca.. İşte Başkan, bizde başkanların pek de cesaret edemediği bir şey yaptı.. Göreve geldikten 3 ay sonra, Ali Sami Yen'de Fener'e 4-0 yenilen Fatih Terim'in arkasında durarak onun ve Galatasaray'ın 2000 yılında Avrupa Kupası'nı kaldırmasını sağlayan Faruk Süren gibi, Ali Koç da senin arkanda durdu.
Bu Bab-ı Âli kahramanlarını dinleme..
Kendi ilkelerin içinde bildiğini yapmaya devam et..
Bu ülke, İspanya'yı Avrupa ve Dünya Şampiyonu yapacak Del Bosque'yi "Yeniköy Kasabı" diye ad ve zil takarak gönderdi. Daha kimleri şutladı, ama ders almadık.
Şimdi Ali Koç almış görünüyor. Başkanlık yaşamında ilk defa direndi..
Sen de diren..
O korku futbolu oynatanlara, onların futbolu öldürmeleri ve seyir zevkinin sıfırlanmasını isteyen korkak medyaya da sakın uyma..
Ya kalır, kafandaki Fenerbahçe'yi yaratırsın.
Ya da başın dimdik gidersin.. Korkakların önünde eğmediğin başın dimdik!.
***
'SENİN ANNEN BİR MELEKTİ YAVRUM!..'
Apartman girişindeki ilk kapı.. Giriyorsunuz.. Doğrudan salon.. Ama bir vagon gibi bölünmüş. Koridor kısmı dışarı bakıyor.
Ama hemen başında dar bir kapı.. Yukarıdan aşağı sarkan ağır perdeleri aralayarak içeriye, asıl sergiye girebiliyorsunuz..
"Senin Annen Bir Melekti Yavrum" adını taşıyan Kezban Arca Batıbeki sergisine..
Yeşilçam'ın klişe cümlelerinden biri olunca serginin adı, zaten Türk sinemasıyla ilgili bir şey bulacağınızı tahmin ediyorsunuz.. Hele benim gibi Kezban'ı yakından tanıyor ve onun Yeşilçam'ın en ünlü yönetmenlerinden Atıf Yılmaz ile gene çok ünlü kadın oyuncusu Nurhan Nur'un kızı olduğunu biliyorsanız..
Bu küçücük oda, 1950'li yılların ünlü yıldızı Nurhan Nur ile dolu.. Sayfamızda örneğini gördüğünüz gibi önce küçük küçük resimlerden bir zemin.. Bu zeminde Nurhan Nur'un en ünlü filmlerinden, seks furyası yüzünden Yeşilçam adam gibi film çekemez hale gelince doğan "Fotoroman" furyasından alınmış minik minik resimleri var.. Bu zemin üzerinde kocaman bir çerçeve içinde Kezban'ın düzenlediği yerleştirme içinde, genç Nurhan Nur'un ünlü bir film sahnesindeki fotoğrafı.. Önünde yaşlı Nurhan Nur, ayni kıyafet ve ayni pozda..
Nedir bunlar..
Sevgili İnci Aksoy'la gittik, Fındıklı'da o dünyanın en güzel yerleşimdeki Güzel Sanatlar Akademisi'nin (Şimdi Mimar Sinan Üniversitesi) tam karşısında, sahil yolunu yukarıya bağlayan o ünlü, renkli merdivenli yolun hemen ilk basamağının sağındaki Murat Han'a.. Sergi onun girişinde çünkü..
Kezban'la da randevulaştık.. O anlatıyor..
Annesinde 2014 yılında demans başlamış.. Yakını değil eskiyi hatırlıyor zaman zaman. Hastalık giderek ağırlaşıyor. Nurhan Hanım, en yakınlarını değil, aynadaki hayalini bile tanımaz oluyor.
Kezban,
"Ben de yaşlanacağım. O beni yarattı. Büyüdüm.
Sonra arkadaş olduk. Şimdi benim çocuğuma dönüştü. Ve artık yok" diyor..
"2014 yılında Nurhan Nur'a demans teşhisi konulduğu zaman diliminden, bu dünyaya veda ettiği 2017 yılına kadar süren üç yıl boyunca anne-kız sıklıkla bir araya gelip bazen neşeli, bazen de hüzünlü saatler geçirirler. Bu süre zarfında Kezban, annesinin sadece geçmişi hatırlayabildiği gerçeğinden hareketle, fotoğraflardaki giysilerinin yeniden dikimi ile kurguladığı fotoğraflarını çeker. Zaman içinde baktığında, çektiği bazı fotoğrafların adeta kendisinin bir çeşit otoportresi olduğunu görür. Bugün üzerinden dün ve annesi üzerinden kendisi, görüntünün üzerinde birbirleriyle buluşurlar. Ve en önemlisi de modeli ile sanatçı, tıpkı önceden de olduğu gibi bir bütündür artık. Oysa bir nesneye dönüşen fotoğraflarda her görüntü, birer hatıradan başka bir şey değildir artık."
Ve bu anıları yeniden canlandıran proje, Yeşilçam Sineması'nın unutulmaz repliklerinden olan "Senin Annen Bir Melekti Yavrum" sergisine dönüşür.
Nurhan Nur'un, garip bir yer değiştirmeyle Kezban Arca Batıbeki'nin çocuğuna dönüşmesi gibi hayatın döngüsü de sanatla bir sarmal oluşturur..
İnsan öleceğini bilerek yaşayan tek canlıdır. Belki de olup bitenin en önemli yanı budur ve özellikle genç bir oyuncu, güzel bedenini sarmalayan elbiseleri içinde mutluysa eğer, bu projede amaç, sadece geçmişi hatırlayan bir sanatçıya aynı mutluluğu bir kez daha yaşatmaktır.
Üretim, ölümü öteler. Sanat yapıtı, bir yeniden üretimin yanında, aynı zamanda antropolojik anlamda bir çeşit ruhlarla yeniden temas kurma girişimidir. Yaratıcı süreç ve sonuç yapıt, hayal etme nesnesine dönüşür. Sanatın mutlak güzelliği, geride kalan her şeyi unutturur: Bir şairi şiirleriyle hatırlarız ve hiç görmemiş de olsak dizeleri üzerinden ona yeni bir yüz oluştururuz. Ölümsüzlük, hatıranın görünür halidir ve sanatçı da ölümsüzlükten kendine düşen payı bu şekilde alır.
Üretmek mi, hatırlamak mı; biriktirmek mi yoksa saklamak mı; geride kalanlara ulaşmanın en doğru yolu nedir?
Gidenin bıraktığı her nesne, üzerinde geçmişin izini aradığımız bir totemdir.
Üretmek de yas tutmanın ayrı bir türevidir.
Kezban, bir parçası olduğu annesinin hikâyesini yeniden yazıyor. İçinde elbiselerin sallandığı bir gardırop, hayatın yeniden biçimlendiği fotoroman kareleri, unutulmaz sinema filmlerinden bir ev, neon ışıklarının bir kader gibi parlattığı sözcükler ve kendi zamanlarını yeniden kurgulayan fotoğraflar. Her şey, ölmüş annemizi gördüğümüz ve ancak bir psikiyatristin kanepesinde anlatabileceğimiz türden bir rüya ya da bir ruh çağırma seansı gibi: Zira, "Anneler Bir Melektir!..."
***
O küçük daracık odadan, ağır kadife perdeleri aralayıp tekrar dışarı çıktığımda, dünyaya gelmiş gibi oldum ve derin bir nefes aldım.. Meğer "gibi" fazlaymış..
Demansla birlikte Kezban'la annesi yer değiştirdiler ya.. Bu defa Kezban, çocuklaşan annesinin annesi oldu ya.. Onu öldükten sonra bile yaşatmaya azimli bir anne.. İşte bu minik oda, bir "Ana Rahmi".. Orda Kezban'ın ürettiği çocuğu, yani Nurhan Nur var..
Hayatta hiçbir serginin beni bu kadar çarptığını hatırlamıyorum..
Hele eve dönüp, sergi hakkında Merih Akoğul'un yazdığı beş sayfalık notu okuyunca.. Bu yazımda çok alıntılar yaptığım Merih, bir felsefe ve anı şaheseri yapmış..
Kezban'ın sergisi ne yazık ki, 21 Kasım'da kapanıyor. Niye bu kadar geç haber aldım.. Niye bu kadar geç kaldık.. Siz kalmayın.. Pazar, pazartesi kapalı, unutmayın..
Ama bir yolunu bulun!.
***
Can Sayın / Müzik
SONBAHAR POP ŞARKILARIMIZ!..
Sonbaharın eylül ve ekim aylarında yeni çıkan şarkılardan oluşan Türkçe Top 10 listemizle beraberiz.
1- Arıyorum - Edis: Edis, 'Martılar'la Bahar Şarkıları-Top10 listemizde zirveye çıktıktan sonra şimdi de 'Arıyorum' ile Sonbahar Şarkıları'nda 1 numara. Tarkan'dan sonraki megastar olma yolunda devam ediyor.
Söz ve müziği Emrah Karakuyu, düzenleme Ozan Çolakoğlu. Klipte sözlerin İngilizce altyazı ile verilmesi de çok iyi düşünülmüş.
2- Mayrig - Ezhel: Bu yazki 3 listemizin tamamında sadece bir rap şarkı varken, bu listemizde iki rap şarkı birden var. İlki, Türk rap'çiler arasında en başarılı bulduklarımdan biri Ezhel'den. Sözler Sercan İpekcioğlu'nun (yani Ezhel'in).
Çok beğendiğim bu şarkı, Anadolu ezgileriyle çok da güzel harmanlanmış. Şarkının adı Ermenice'de "Anneciğim" anlamına geliyormuş.
3- Kor - Emir Can İğrek: Son yılların kaliteli şarkılar üreten besteci ve yorumcularından Emir Can, sözü ve müziği yine kendisine ait bu son şarkısıyla listemizde ilk 3'e girdi.
4- Hırka - Emre Aydın: 3 yıl önce Şile'de denize açıldığı teknenin batması sonucunda çok genç yaşta aramızdan ayrılan başarılı besteci ve şarkıcı Onur Can Özcan'ın bu şarkısının yeni düzenlemesi ve Emre Aydın'ın yorumu çok iyi.
5- Yalan - Reynmen ft Zeynep Bastık: Türk popunun yeni yıldızı Zeynep Bastık ile Türk rap'inin en iyilerinden Reynmen'den harika bir düet. Tempo, sound, altyapı, solistlerin yorumu, uyumu, klip, yani her şey çok güzel. Tek kötü tarafı şarkının çok çabuk bitmesi!
6- Şelale - Berfin Mis: Asıl adı Berfin Öztürk olan 17 yaşındaki genç şarkıcının hem kendisi hem de şarkısı çok sempatik. Şarkının özellikle nakaratı ve devamında Can Güneş'in gitar solosu hemen yakalıyor dinleyeni.
7- Coş Dalgalan - Hadise: Son 4 listemizin ikisine 'Sen Hiç Yorulma' ve 'Hay Hay' şarkılarıyla birinci ve ikinci olarak giren Hadise, bu listemizde de yine Top 10'da. Bu şarkı, Pugb isimli video oyununun Poseidon X-Suit güncellemesine özel tüm dünyada aynı anda çıkan Tidal Wave şarkısının Türkçe versiyonu. Düzenleme Ozan Bayraşa'dan.
8- Bi Tık - Ajda Pekkan: Ajda'dan uzun süredir 'Bi Tık' yoktu. Onu listelerimizde özlemiştik, nihayet geldi. Şehrazat yapımı şarkının düzenlemesi Ozan Çolakoğlu'ndan. Şarkının Sunrise versiyonu çok kaliteli ve etkileyici.
9- O Bana Yeter - Umut Capone X Su El Roman: Listemizin ikinci rap şarkısı. Son zamanların dikkat çeken rap şarkıcılarından Umut Capone'a Rafet El Roman'ın kızı Su El Roman eşlik ediyor. Hem şarkı hem de Umut ile Su'nun sesi ve yorumları çok güzel.
10- Dibine Dibine - Volkan Akçay feat. Mili B.: Söz ve müziği kendilerine ait şarkının özellikle nakarat kısmı ile kanun süslemeleri çok güzel.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
"Aile yaşamında sevgi, sürtünmeyi önleyen yağ, sımsıkı bağlanmayı sağlayan çimento, armoniyi (uyum) sağlayan müziktir." Friedrich Nietzsche
***