Selami Öztürk, Kadıköy'ün unutulmaz Belediye Başkanıydı. Özellikle, kültürü ve sanatı halkın ayağına getirmek için neler neler yapmadı.
En muhteşem örnek!.
Süreyya İlmen Paşa, Paris'te görüp hayran kaldığı küçük Opera binalarından birini Kadıköy'de yaptırmaya karar vermişti. Yaptırdı da.. Ama tadını çıkarmaya ömrü yetmedi. Salon ihmale uğradı. Benim gençliğimde, üst balkonundan 10 kuruşa film izlediğimiz sinemaydı. Onu da bırakmadılar.. O duvar süslemeleri, tavan işlemeleriyle muhteşem salon, bir depoya dönüştü.. Fare leşleriyle doldu. Unutuldu. Taa Selami Başkan'a kadar.
O büyük masraf, emek ve işçilikle, salonu tıpa tıp eski haline getirdi ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi'ne teslim etti. AKM'nin kapanmasından sonra, İstanbul'un tek Opera ve Bale salonu..
Süreyya, o muhteşem tarihi ve güzelliği ile Devlet Opera ve Balesi'ni kurtardı.
Bundan tam 17 yıl önce, özel tiyatroların hemen hepsi, İstanbul tarafındayken ve Kadıköy yakasına salon buldukça turneler düzenlenirken, tiyatrocular Selami Başkana gittiler.
"Göztepe Parkında kullanılmayan bir paten sahası var. Oraya bir açık hava tiyatrosu yap" dediler. Başkan "Tiyatroyu yaparım ama gelecek tiyatrolara verecek param yok" deyince, tiyatrocuların lideri durumunda görünen Ali Poyrazoğlu "Biz bedava oynarız" dedi, "Sen de kapıları çevre halkına bedava açarsın.."
Göztepe Açık Hava Tiyatro Festivali "Sanat Parkta" böyle başladı işte..
Amacı, İstanbul yakasındaki tiyatrolara çok uzak, bu yüzden tiyatroya da uzak Kadıköy halkına tiyatroyu tanıtmak ve sevdirmekti.
Ali'yle konuştum dün.. "Hayatında ilk defa tiyatroya giden insanları düşünüyor, onlara göre kolay oyunlar seçiyorduk" dedi.. Bu festivalin ne kadar yararlı olduğunun en iyi şahidiyim.
Şimdi o tiyatroya bile uzak Kadıköy halkı, Süreyya Sineması'ndaki her opera ve baleyi, her klasik konseri tıklım tıklım dolduruyor.
Peki bu sene niye kıyamet koptu?.
Çünkü şimdiki adını bilmediğim ve tanışmadığım Başkan Festivali paralı yaptı. Adam başı 25 lira.. Gelen tiyatro kaç bilet satarsa onun parasını alacak, ayrıca, bilet başına da belediye 25 lira yardım yapacaktı. Katılan tiyatro, bilet başı 50 lira kazanmış olacaktı.
Salgın dolayısı ile sosyal mesafeli oturulacağından açık havaya 300 kişi alınacaktı.
Yani tam dolarsa, 7 bin 500 biletten, 7 bin 500 de belediyeden, toplam 15 bin lira. 100 kişi gelirse mesela, bu defa 2 bin 500 bilet, 2 bin 500 de belediyeden toplam 5 bin lira..
..Ve kıyamet koptu..
Neden..
Festivale katılmak için 150'nin üstünde tiyatro başvurmuş ve 32'si kabul edilmişti.
Seçici kurul kimlerden oluşuyordu?. Seçimde hangi kıstaslar kullanılmıştı?.
Bunlar açıklanmadı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ben Beylikdüzü Başkanlığı sırasında tanımış, orada bedava düzenlediği Klasik Müzik ve Caz Konserleri'ne üşenmeden gitmiş ve Başkanın yöreye kazandırdığı Yaşam Parkında binlerce insanın sadece sandalyeler konmuş tiyatro alanında değil, etraftaki uçsuz bucaksız yeşil araziye piknik yapar gibi oturup izlediğini görmüş ve bu köşede kaç kez yazmıştım.
Şimdi o İmamoğlu'ndan ricam var.
Kadıköy'deki kıyametin taraflarını bir araya getirip konuştursun ve çözüm bulsun..
Kimleri mi?.
Kadıköy Belediye Başkanı ve Belediye Kültür Daire Başkanı.. TİYAP, Tiyatro Platformu Oyun ve Tiyatro Kooperatifi Başkan ve Yöneticileri tabii..
Bu işi hemen, derhal yapın İmamoğlu Başkan!.
***
Bu 10 sorunun yanıtlarını iste, İmamoğlu Başkan!..
Kadıköy'de "Sanat Parkta Festivali"nin kurulmasına öncülük eden Ali Poyrazoğlu ve arkadaşları, yani TİYAP/ Tiyatro Yapımcıları Derneği yöneticileri, Kadıköy Belediye Başkanlığı'na yazılı başvurup 18 soru sordular. Bu sorulara Belediye cevap vermedi. Umursamadığından değil, çünkü böyle bir küstahlığa hakkı yok, veremediği için vermedi bence..
İşte onların içinden seçtiklerim ve benim de kafama takılan 10 soru..
İmamoğlu Başkan, bir de siz sorun Kadıköy Belediye Başkanı'na, bakalım size cevap verebilecek mi?
1. Açık çağrı olarak başvuruda bulunan 152 tiyatronun 32'si hangi kriterlere göre belirlenmiştir?
2. Seçici kurul kimlerden oluşmuştur ve seçici kurul belirlenirken hangi kriterler göz önünde bulundurulmuştur?
3. Bu festivalin organizasyonunda "Tiyatro Platformu" ve "Tiyatro Kooperatifi" ne şekilde görev almaktadır?
4. Bilet satış organizasyonu için herhangi bir ihale yapılmış mıdır? Yapılmış ise ihale sonuçları kamuoyuna duyurulmuş mudur?
5. Maksimum bilet satışı 300 kişi olan tiyatrodaki her oyun için 7 bin 500 lira ödenek mi ayrılmıştır?
6. Eğer bilet satışı 300 kişinin altında gerçekleşirse oyun başına düşen ödeme miktarı açısından kalan meblağ ne şekilde kullanılacaktır?
7. Kadıköy Belediyesi bir organizatör müdür? Zira şüphesiz ki seçilen oyunların hepsi birbirinden değerli meslektaşlarımızın sergilediği oyunlar olsa da seyirci açısından bazı oyunlar daha çok bilet satacak bazıları çok az bilet satacaktır.
8. Mesele Kadıköylü sanatseverleri sanatçılarla buluşturmak mıdır yoksa 17 yıldır ücretsiz oynanan oyunlara bu yıl 25 liralık bilet satarak gelir elde etmek midir?
9. Bazı oyunların az bilet satacağı aşikardır. Hal böyle iken bazı tiyatroların Belediye'nin öngördüğü 7.500 lirayı alması ve oyunların yine ücretsiz oynanması daha sağlıklı olmayacak mıydı? Kaldı ki orada perde açan bütün tiyatrolar bilir ki "Sanat Parkta" alım gücü düşük olan seyircinin yoğunlukla rağbet ettiği bir festivaldir. Dört kişilik bir aile 53 gün içerisinde kaç defa 100 lira bilet parası harcayabilecektir? Salgın sadece performans sanatçılarını mı etkilemiştir? Halkın mali gücü de çok düşmüşken festivali ilk defa paralı yapmak, halkçı belediyecilik midir?
10. Biz tiyatro sanatçıları mesleğimizi yapmaya çalışarak hayatımızı devam ettirmeye çalışıyoruz, Belediyeler de yıllardır iş birliğimizin en önemli ayağıdır şüphesiz. Türkiye'nin birçok yerinde oyunlarımızı Belediyelere satıyoruz ve halkımızla buluşmamıza ön ayak oluyordunuz. Şimdi "Ne kadar seyirci o kadar ücret" politikası uygulayacaksanız yani bir çeşit organizatörlüğe soyunduysanız bilet satışını hangi iletişim organlarında, ne şekilde duyuracaksınız? Eğer belediyeniz bilet satışında başarısız olursa bunun ceremesini neden tiyatrolar çekecek?
Cevapları alırsanız, lütfen bana da yollayın İmamoğlu Başkan!.
***
Dünyada tek Salda'nın rezil hali...
Bu Mars'a gönderilen "Sebat" adlı aracın 7 ay sonra ineceği Jezero krater gölü.
*
Bu da Jezero'ya benzeyen dünyadaki tek göl, Salda'nın bugünkü acıklı kumu ve suyu..
*
Türkiye'de yüzlerce göl var. Ama içlerinden biri tek.. Türkiye'de değil, dünyada tek..
Bilim adamları, Kızıl Gezegen Mars'ta en azından bir zamanlar canlı yaşam olduğundan şüphe ediyorlardı. Uzun süre, Mars'ın inilebilecek yüzünde, 3.5 milyon yıl öncesinde mikrobik yaşam olabileceği ihtimalini, oraya yollanan uyduların fotoğraflarını inceleyerek belirlediler. Sonra Mars'ta bu incelemeyi yapmak üzere bir robot gönderme kararı aldılar. Uzun araştırmalar sonunda, milyonlarca yıl önce bir nehir deltası iken, volkanik patlama sonucu oluşan Jerezo Gölü'ne robot uyduyu, yani Sebat'ı göndermeye karar verdiler. Bir başka şeye daha karar verdiler.
Milyonlarca dolara mal olacak bu planın başarıyla sonuçlanması için, önce dünya üzerinde bir denemesinin yapılmasına..
Uzaydan çekilen fotoğraflarla dünyayı adım adım taradılar ve Salda'yı buldular. Dünyada tek Salda'yı..
Salda, tıpkı Jerezo gibi bir nehir deltasıyken volkanik patlama ile göle dönüşmüştü. Milyonlarca yıl önce, Salda yöresi, aynen Jerezo krateri ile ayni minerallere sahipti. Gidip Salda'da, o oluşma yıllarında, mikrobik canlı organizmaların oluşup oluşmadığını arama denemeleri yapacaklar sonra, Mars robotu bu denemeleri Jerezo'da tekrar edecekti.
Türkiye ve Salda, Mars'ta hayat izleri aramasında çok önemli bir rol oynayacaktı.
Ülkemize gelen bilim adamı "Salda kıyısında dururken, Jerezo'nun yanında duran bir bilim adamı ne hissedecekse onu hissettim" dedi.
NASA (Amerikan Uzay Kurumu) "Jerezo'ya gidemezsiniz, ama Salda, ordan sonraki en iyi yer" diye açıklama yaptı..
..Ve..
..Ve Ukraynalı bir kız sevgilisinden bir tokat yedi diye anında açıklama yapan Kültür ve Turizm Bakanımızdan Salda için çıt çıkmadı.
TÜBİTAK'tan çıt çıkmadı.
Burdur Üniversitesi ve bilimsel araştırmaya katılan İTÜ başta hiçbir üniversiteden çıt çıkmadı..
..Ve bugün Salda, dünyanın kıymetlisi, dünyada tek Salda, Burdur Valisi'nin "Koşun gelin Salda'ya" çağrısına uyanların arabalarının ve ayaklarının altında leşe döndü. Sahilini kirlettik.. Dünyada tek, bilimsel değeri sonsuz kumlarını kirlettik. "İlk canlı oluşumu" araştırmalarına açılan suyunu kirlettik..
Bayram boyu daha neler oldu bilmiyoruz. Neler olacak onu da bilmiyoruz.
Çünkü biz kıymet bilmiyoruz.
Salda'ya NASA açıklamasından önce yılda 1 milyon 400 bin kişi geliyordu. Şimdi misliyle katlanacak.
O zaman bu göl, hatta özel yasa çıkarıp koruma altına alınmalı.
Peki kim yapacak?.
Bugüne dek sadece bir, tek bir sivil toplun örgütü Salda Gölü Koruma Derneği (SGKD) bir bildiri yayınladı, sağ olsun, muhteşem medyamız sayesinde onu da kimseler duymadı.
İşte SGKD'nin Salda'nın kurtulması ve korunması için istediği 5 acil önlem..
1- Göle girilmemeli.
2- Beyaz kumulların üzerinde yürünmemeli.
3- Göle uzak noktalarda seyir tepeleri oluşturulmalı.
4- Ziyaretçilerin ihtiyaç duyacağı yapılar, seyir tepelerine ve göl çevresindeki yerleşim yerlerine yapılmalı.
5- Millet Bahçesi projesi iptal edilmeli..
Bakalım, hem de nasıl bir Dünya Mirası Salda Gölü'müze kim sahip çıkacak?
***
TEBESSÜM
Kadın, kocasını gece yarısı bebeğin başında buldu ve eşini kapıdan sessizce izledi. Adam melekler gibi uyuyan bebeğe baktı uzun uzun. Yüzünde karmakarışık duygusal ifadeler vardı.. Merak, şaşkınlık, zevk, keyif, hayranlık, daha neler neler..
Kocasına yaklaştı. Sırtından kollarını doladı ve "Neler düşünüyorsun Sevgilim" diye fısıldadı.
"İnanamıyorum" dedi kocası.. "Bir usta, bu kadar yoğun işçilik gerektiren bir beşiği sadece 127 liraya nasıl yapar?."
***
SEVDİĞİM LAFLAR
Ne etrafınızı kıracak kadar sert, ne de karşınızdakine cesaret verecek kadar yumuşak olun.
Sadi Şirazi