Çorum Haber gazetesinin aylık Yazılıkaya kültür ve sanat ekine hayran olmuş, size de anlatmıştım hafta içinde.. O dergide İbrahim Gösterir'in "Gülmecenin ucuzlaması bağlamında bozulan atasözlerimiz" başlıklı bir yazısı vardı.
Gösterir, Atasözlerimizin, sosyal medyada aldığı yeni şekillerini derlemiş, ünlü "Sakla samanı, gelir zamanı"ndan başlayarak. Bakın ne hallere düşmüş..
Sakla samanı, altından su yürütelim.
Sakla samanı, çürüsün.
Sakla samanı, inekler aç kalsın.
Sakla samanı, acıkınca yersin.
Sakla samanı, gelir zam anı.
İşte Gösterir'in derlediği yeni atasözlerimiz..
O eleştirmiş, ama ben gençlerin mizah ve hicivlerine gülümsedim.
Aç ayı oynamaz, yedek kulübesinde oturur.
Ağaç yaşken ıslaktır.
Ağlarsa anam ağlar, gerisi playback yapar.
Anasına bak, babasından dayak ye.
Bir İP'te iki bilgisayar oynamaz.
Büyük lokma ye, ancak doyarsın.
Can çıkmadan, mirasçılar evden çıkmaz.
Çıkmadık candan, imama iş çıkmaz.
Dimyat'a pirince giderken, evdeki çuvalı da yanına al.
Düşenin dostu olmaz, pazarlamacısı olur.
Eğri oturalım, belimiz ağrısın Ev alma, evi olan kız al.
Garip kuşun yuvasını belediye yıkar.
Görmemişin oğlu olmuş, bir de kızım olsaydı demiş.
Görünen köyde kılavuz meslek değiştirir, Gülü seven ağbisine katlanır.
Her aslanın bir terbiyeci yiyişi vardır.
Horozu çok olan köyde tavuklar haşat olur.
İki gönül bir olunca masraflar da çok olur.
İyilik et, suya at, ıslansın.
Kızını dövmeyen torununu erken sever.
Kurt kocayınca, hayvanat bahçesinden emekli olur.
Öfke ile kalkan, bir güzel dayak yer.
Öküz öldü, inek dul kaldı Ölenle ölünmez, mirasına konulur.
Söz gümüşse, sözlüğü olan köşeyi döner.
Sütten ağzı yanan, yanık merhemi kullanır.
Ummadığın taş, arkeolojik eser olabilir.
Virüs geliyorum demez.
Yorganını ayağına göre kısalt.
Zorla güzellik, güzellik salonunda olur.