Tesadüf, Ertekin'i kaybettiğimiz hafta, Ertekin'in Ortaköy'ün adeta nizamiyesi olan yerinde akşamları ve hafta sonları sık sık buluşup uzun uzun oturduğumuz iki eski dostu izledim, sinemada ve sahnede..
Kadir İnanır ve Şener Şen!.
Her gün yüzlerce, hafta sonları binlerce insan Ortaköy'e gelirken mutlak Ertekin'in Kafesi'nin önünden geçerdi. Benim manzaram da "insan" ya.
Son yıllarda, Ertekin yaşlanıp kafe ile uğraşamaz olunca ve mekanı üç beş fast foodçuya kiralayınca, o fasıl bitti ama anılar çakılı..
Kadir İnanır'ı uzaktan tanırdım.
İçini Ertekin günlerinde gördüm.
Pırlanta bir dosttu. Bir gün oturuyoruz, biri tezgah çekti karşımıza. Taze fındık yeni çıkmış.. Nasıl severim. Hemen bir kese kağıdı aldım. Keyifle yiyoruz..
Üç gün sonra kapımda bir kargo.
Koca çuval.. Rize'den taze fındık.
Kadir yollatmış..
Bir gün, Ertekin fasulye pilav yapmış..
Bayılırım.. Nasıl kaşıkladım..
Bir hafta geçmedi. Kapımda gene bir kargo.. Gene koca bir çuval ve Rize'nin o ünlü Çayeli fasulyesi.. Kadir göndertmiş gene.. Adama bakar mısınız?.
Bu Kadir'i bilir misiniz?.
İnanın Kadir varken bir şeye heves edemez, gösteremez olmuştum.
Şener Şen, hafta sonları gelir, uzun uzun otururdu. Nasıl keyifli bir sohbet.. Şener'i gören gelir, resim çektirir, sarılır öper, iki çift laf ederdi.
Şener hepsini hoş karşılar, hepsini mutlu uğurlardı.
Haa.. Oradaki oturma şeklimizi anlatmam gerek.. Dükkanın önünde üç kişilik bir divan. Tam o giriş yoluna bakıyor..
Şener'le ben ona otururduk, Ertekin'le.. Biz geleni görürdük, gelen de bizi. Şener'le günde bin kişi ile merhabalaşırdık o sayede.
Önümüzde bir masa.. Masanın öte yanında sandalyeler.
Sandalyede oturanlar, yolu görmezler, geçenlere sırtlarını dönmüş olurlardı.
Kadir, asla divana oturmaz, ille sandalyeye çökerdi..
Yani geçenler Kadir'i pek fark edemezlerdi..
Bir gün, orta yaşlı bir kadın, elinde bir makine ile geldi. Nasılsa görmüş sinemanın yıldızını!.
"Kadir Bey, bir resim çekelim ne olur?." Kadir, "Sonra" dedi kadına..
Kadın "Ben Samsun'da öğretmenim. İki saat sonra otobüsüm kalkıyor.
Sonra nasıl olur" dedi. Kadir buz gibi cevap verdi..
"Bir daha ki gelişinde çektiririz, o zaman.." Hocanım nasıl gitti tahmin edersiniz..
"Yahu Kadir Usta" dedim, "Hocamı niye tersledin?. Bir resim çektirsen ne olurdu?." "Star ulaşılmaz olmalı" dedi.
"İstediğin anda ulaştığından yıldız olmaz!." Şener Şen de yıldızdı..
Ama bakın, ikisi ne kadar farklıydı..
Çok ilginç geldi bana, iki devin bu tam zıt görüşleri..
Yazdım bu köşede..
O gün bugün, Kadir'i bir daha ne gördüm, ne duydum..
Şener'le ilişkilerimiz sımsıcak devam etti.. Ertekinli Ortaköy bitince, hafta sonu buluşmalarımız sona erse de..
İşte o Kadir İnanır'ın "Kapı" filmini izledim, sinemada.. Ve de Şener Şen'in "Zengin Mutfağı" oyununu, sahnede..
İkisi de harika, ikisi de ayrı ayrı ve uzun uzun yazmaya değerdi.
Hele Kapı.. Abartmıyorum..
Gördüğüm en muhteşem, en çarpıcı, en "Mutlak izlenmesi gereken" Kadir filmiydi. O efsane "Selvi Boylum, Al Yazmalım" dahil..
Sinema yazarlarımız bu güzelliği nasıl atladılar, anlamadım..
Ben yazacağım.. Kadir'i, de Şener'i de..
Yarın!.