Yani sahne, o harika saz takımı dahil öyle bir Fahrettin Aslan'dı ki..Ve de o sahnede rol alan sanatçılara kendimizi öyle kaptırdık ki, biterken, Maksim'in şef garsonunun önüme o bilmem kaç sıfırlı hesabı koymasını da bekledim.. En faça yerde oturuyorduk çünkü..
Saz tamam da, "Kapısındaki neonda en az on isim yazardı Maksim'in.. Burda bir tek Ata var.. Nasıl oluyor" derseniz?.
Ata Demirer kardeşimi, canımı nasıl candan kutlarım..
(Canımı candan kutlamak nasıl bir Türkçe olduysa artık..) Ata, dokuzda başlayıp gece yarısının da ötesine süren (Maksim gibi) şovunda bir yanda harika şakalarıyla kahkahalar attırırken, bir yandan da, o harika saz eşliğinde neler neler söyledi.. Uvertürlerden başlayıp, assoliste, hepsini oldu, tek başına..
Alaturka en başta..
Türkülerimiz.. Arabesk'in zirveleri..
Pop.. Sonra sınırları aştı.. İtalya'ya, Yunanistan'a, Küba'ya gitti. İtalyanca, Rumca, İspanyolca söyledi..
Taklit yapıyor bir yandan..
Pavarotti oluyor mesela, arya söylerken..
Ama nasıl hakkını veriyor.. Opera/ Napoliten konseri verse dinlersiniz..
Zeki Müren olurken, nasıl harika bir alaturkacı..
Yani şakalarına, taklitlerine kahkahalarla gülerken, "Bu adam niye ses sanatçısı olmadı" diye de düşünmeden edemiyorsunuz..
Gecenin bir zirvesi de, kemanıyla unutulmaz bir şov yapan Namık Usta'ydı..
Doyamadık..
Ata Demirer Gazinosu BKM İstanbul Komedi Festivali içinde bir gecelikti.
Necati Dostum..
(Akpınar) Ata ile konuş.
Salon zaten sizin.. Bu "Gazino" kış boyu devam etsin..
"BKMaksim" diye yaz kapıya..
Ben her defasında giderim, mesela..