Yasemin, Hatay gezimizi planlayan Hüseyin Yayman dostumuzla konuşup, programı getirdi.
Savon Otel'de kalıyormuşuz.
"Lafı doğru anla" dedim, Yaso'ya..
"Savon, sabun demek.. Sabun diye otel mi olur?. Bu herhalde Savoy olmalı. Kara yolu ile gelecek Öcal Ağbim'le Ercan'a olmayan oteli aratma.." Meğer kıza haksızlık etmişim. Otelin adı gerçekten Savon, iyi mi?.. Sabun yani..
Çünkü Fransızlar zamanında sabun fabrikasıymış burası.. 2006'da tıpkısının aynisi restore edilmiş ve bir butik otele döndürülmüş. Savon Fabrikası olmuş Savon Hotel.. 5 yıldızlı.. Butik..
Tipik Antik Antakya evi. Geniş bir avluyu çepeçevre saran iki katlı bir yapı..
Gittik ki, içerisi bayram yeri gibi.. Düğün varmış. Kısmete bak.
Hatay bizi "Düğün Dernek" karşılıyor.
Oteli Hatay'ın ünlü ailesi Kuseyri'lerden artık can kardeşim olan M.
Ali Kuseyri işletiyor..
Şemsi Ağabey'i hatırladım. Mesleğin ilk yıllarında Hayat ve Ses diye iki harika dergi çıkardı. Bu dergilerin Ankara büro şefiydi Şemsi Kuseyri ağabey. Hataylı. Kızılay'daki ofisi, Hayat ve Ses ya, hep sanatçılar, mankenlerle dolu olurdu. Ben de fırsat buldukça koşardım tabii.. Ne eğlenirdik..
Ben, Savon'a hava alanında karşılayan Erdem kardeşimle geldim. Sevgili Hüseyin Yayman da orda.. On dakikaya kalmadı, Ercan da, ağbimle Özay'ı getirdi.
Bahçenin köşesinde bir geniş masa ayırmışlar bize..
Oturduk.. Tam karşımızda düğün ahalisi..
Birbirinden güzel türküler, oyun havalarıyla pistte.. Biz de bir sohbete daldık ki, nerdeyse hepsini ilk defa gördüğümüz insanlarla..
Mesela yanımızda oturan anında bizimle kaynaşan, o dost canlısı, neşeli insan İskenderun Belediye Başkanıymış.
Düğün davetlileri arasındaymış. Bize "Hoş geldiniz" demek için yanımıza oturmuş.
Kendi masasına gitmek için izin isteyip kalkarken öğrendik, kim olduğunu..
Bu satırları yazmaya başlarken, hafızamdaki isimde yanlışlık yapmayayım diye internete girdim.. Bir müthiş hikâye çıktı.
İskenderun CHP'nin kalesiymiş adeta..
Ak Partili Dingil son seçimi kazanmış.
Belediyeyi CHP'li Başkandan devralmaya koca bir buket çiçekle gitmiş.. Orada "Bana böyle bir İskenderun bıraktığı için eski başkana teşekkür ederim" diye enfes bir dostluk ve kardeşlik konuşması yapmış..
Dedim ya, Hatay insanı bu.. Orada din, mezhep, dil, ırk, etnik yapı, siyasi görüş ne derseniz deyin hepsinden insanlar, hep kardeş gibi yaşıyorlar..
Hüseyin Yayman kardeşim niye "Hatay Nobel Barış Ödülü almalı" diyor, hem de çok haklı olarak..
Kültür ve Turizm Bakanlığımız "Bu Hatay"ı dünyaya tanıtmalı.. Dostluk ve Kardeşlik Hatay'ını.. Bu Hatay gerçekten Nobel'e aday olmalı..
Tolga diye bir delikanlı var. Gayet şık, koyu renk elbise giymiş. Bize servis yapıyor..
Ama nasıl neşeyle, nasıl gülerek, nasıl koşarak.. Kuseyri dosta adını soracaktım ki, ağbim kulağıma eğildi.
"Bunca yıldır giderim, gezerim, ben bu kadar içten servis yapan birini daha görmedim" dedi. Herkesin dikkatini çekecek kadar harika bir insan yani, Tolga..
Ama işte Hatay insanı bu.. Daha dakka 1.. Bu kente geleli yarım saat olmadı, kim, ne olursa olsun, herkes güler yüzlü, herkes candan, herkes cana yakın.. Garsonundan, patronuna, milletvekilinden, Belediye Başkanına..
Derken oyun havaları bitti. Müzik değişti..
Başladı mı, Elvisler, Frank Sinatra, Dean Martin, Connie Francis, Catherina Valenteler.. Nat King Cole'ler.. Enfes slowlar ve pist gene doldu. Bu defa insanlar dans ediyorlar.. Artık İstanbul gibi 18 milyonluk kentte bile unutulan dans bu..
Geçenlerde Nişantaşı Frankie'de, sevgili dostum Kaya Demirer'e sormuştum, "Her şey var, dans niye yok" diye de, "Ağbi kimse dans etmiyor ki" demişti.
Hatay insanı ediyor işte.. Hem de beş dakika evvel çılgın gibi çifte telli oynar, halay çekerken, şimdi tıpkı 60'lı yıllardaki bizler gibi, hem de ayni şarkılarla romantizmi yaşıyor.. Bir saat falan sürdü, o enfes manzara.. Dinlemeye ve seyretmeye doyamamıştım ki, birden..
Bir davul zurna ekibi daldı avluya, gümbür gümbür.. Hatay düğünlerinin olmazsa olmazıymış..
Kuseyri "Bizim aileye bir düğün yapmıştık.
On davul, on zurna" dedi.. "Gene yapacağız yakında. Mutlak gelmelisin." Öcal ağbim gene kulağıma eğildi.
"Hatay insanının yaşam tarzına bakar mısın" dedi.. "Davul zurna da var, Elvis de.. Dalida da.." Hatay'a bakar mısınız, sevgili okurlarım?
Şu yaşam tarzına bakar mısınız?.
Hatay'a mı taşınsam?. Son yıllarımı bu tarih ve doğa harikası yerde, bu harika insanlarla, bu yaşam tarzıyla mı geçirsem acaba?.