"Kütahya'da tüm sosyal medya gruplarında eski yazılarınız yayınlanıyor günlerdir. 50 bin üyeli Kütahya Halk Meclisi ve 70 bin üyeli Kütahya Kent Konseyi sayfaları onlarla dolu. Kütahya yeni farkına vardı Hıncal abi yazılarınızın" diyordu, Sevgili Nida'dan gelen mail.
Nida "Sıtkı II" imzasıyla, Sıtkı Ustamı yaşatmaya devam eden, onun kızı, benim can kardeşim Nida Olçar!.
Sıtkı Ustam, bir tarih, kültür ve doğal güzellikler hazinesi Kütahya'yı önce ülkesine, sonra da dünyaya tanıtmaya adamıştı hayatını.. Böyle bir adama ne yaparlar, hemşerileri..
"Taparlar" dersiniz tabii. Hayır.
Düşman oldular.. Onlar bir dünya hazinesi Kütahyaları'nda içlerine kapanık yaşamak istiyorlardı. Kimse gelmesin, gitmesin. Kütahya minnacık kalsın.
Onların kalsın.
Sıtkı Usta'yı canından bezdirdiler ama yolundan döndüremediler. Ne var ki, Ustam en verimli çağında, biraz da kahrolmuş öldü.
O zaman Başbakandı Recep Tayyip Erdoğan.. Hemen Kütahya Vali ve Belediye Başkanına emir verdi.. "Sıtkı Olçar Müzesi derhal açılacak." Erdoğan'ın emrine rağmen, o müzeyi açmamak için her şeyi yaptı yerel yöneticiler. Yıllar boyu açılmadı.
Nabi Hocamın Kültür Bakanlığı ve Hüseyin Yayman gibi bir idealistin yardımcılığı döneminde tahsis edilen bir eski konakta açıldı. "Sıtkı"dan büyük "Belediye" yazmışlar kapısına, utanmadan..
Gittim, gördüm, gezdim.
Nida babasının kıyafetleri dahil her şeyini vermiş.. Ama müze hikaye.. İşten zerre haberi olmayan bir genci koymuşlar, güya müdür. Sıtkı Usta'yı sokakta görse tanımaz. Konudan zerre haberi yok.. Üstelik memur kafası...
Yani müze tam gezilecek.. Mesaisi bitiyor, kilidi vurup gidiyor. Öğle paydos, beşten sonra paydos.. Hafta sonu hak getire..
Yerel Yönetim de, Sıtkı Usta'yı yaşatan Nida'yı kaçırmak için elinden geleni yapıyor. Şehir içinde bir şov room açmış Nida.. Usta'dan kalanların sergilendiği ve satıldığı bir dükkan.
Ona giden yolu kapıyor belediye..
Müzeye gelen turist otobüslerinin park ettiği yeri de kapıyor.
Şov room çalışmaz, müze gezilmez oluyor. Sıtkı Usta'nın Eskişehir yolunda bir göl kenarı dükkanı var.. Yoldan geçenler hem çay kahve molası veriyorlar, hem de Sıtkı imzalı, o emsalsiz Kütahya hatıralarını görüp alabiliyorlar.
O dükkan çalışmasın diye de her şey yapılıyor. Jandarma durmadan baskınlar yapıyor, "Kaçak" diye.. Otoban yapılırken yol yükseliyor. Sıtkı Barakası aşağıda kalıyor. Geçit vermiyorlar ki, yoldan geçenler mola versin.
Nida kendi imkanlarıyla çözüyor.
Otobanın altından tünelle, ordaki köye geçiş yolu var. O yoldan sağa dönüşle, Sıtkı Usta'nın mekanına yol yapıyor Nida.. Getirip o yolun başına "Girilmez" levhası koyuyorlar. Gözlerimle gördüm.
Yani düşmanlık ve nefretin sonu yok..
Nida'ya "Bu Kütahya, Sıtkı Usta'ya ihanet etti. Sana da layık değil. Ustam ömrünü tüketti. Genç yaşta kahrından öldü. Sen tüketme. Al oğlunu, git buralardan" dedim. Nida'nın oğlu minik.
Sıtkı onun da adı.
Nida aldı oğlunu, taşındı Kapadokya'ya.. Orda harika bir dükkan açtı.. Dünya turistleri orda.. Sıtkı adı, Kapadokya'dan dünyaya yayılıyor şimdi.. Çok daha iyi oldu.
Peki işler böyleyken, Kütahya Sosyal Medyası nerden uyandı dersiniz_.
THY reklamları..
"Kütahya şimdi ne kadar güzeldir" konulu reklam, Kütahya gençlerini dürtmüş. Benim Kütahya'nın nasıl görmekle, gezmekle, yaşamakla bitmez bir kültür ve turizm hazinesi olduğunu anlatan ve o zaman lanetlenen yazılarım, birden sosyal medyada yeniden yayınlanmaya başlamış..
Durumu araştırdım.
2015'te açılan müzenin hala gelenlerin yanlarında götürecekleri broşürü yok. Gezenlerin ellerine verilecek tek sayfalık bilgi notu bile yok. Gezdiren anlatan hak getire. Gelenler geldiklerine pişman oluyorlar.
Müzenin bulunduğu bu tarihi sokağın il trafik komisyonu kararıyla tur otobüsleri otoparkı var. Fakat bir eski milletvekilinin baskısıyla aile apartmanına tahsis edilerek işgal edilmiş durumda.
Gelen tur otobüslerine kullandırılmıyor.
Bu yüzden İzmir'den gelen tur otobüsleri park ettikleri caddelerde trafik ekiplerinden ceza yedikleri için Kütahya'yı tur programından çıkartmışlar.
Sıtkı Usta müzesi ve bitişiğindeki Kütahya kent tarihi müzelerinin tuvaletleri de kapalı tutuluyor. Neden?.
Temizleyecek personel yokmuş..
Dünyanın hiçbir müzesinde kapısı kilitli tuvalet ne gördüm, ne duydum.
Yaşlısı, çocuğu dayanamazsa boş bulduğu yerde ihtiyacını gideriyormuş, iyi mi?.
THY reklamıyla uyanan sosyal medya, benim eski yazılarımın kupürlerini yayınlayarak yaygın heyecan yaratıyor..
İşe yarar mı?. Sonuç alabilirler, bu yerel yönetimi yola getirebilirler mi?.
Bilemem!. Bugünkü "Sıtkı" adından nefret eden, Nida'yı Kapadokya'ya kaçıranlar, akıllarını başlarına devşirirler mi?.
Sanmıyorum.
O zaman Başbakan, şimdi Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsen verdiği emre ve ısrarlı takibine rağmen uymayanlardan ne beklenir ki?.