Barcelona, kazandığı Kupa ile Iniesta'nın jübilesini birleştirip bir tören düzenledi. 45 dakika falan sürdü ama "Barça niye Barça" sorusuna cevap vermeye yetti.
Benim gibi hayat boyu Real Madrid'i tutmuş bir adamı bile göz yaşlarına boğdular ya..
Öylesine duygusal bir gece hazırlamışlardı ki.
Başta Messi, tüm takım sırtında 8 numara ve Iniesta yazan formalarla sahaya çıktı. Sadece yanlarında, kucaklarındaki çocuklarında kendi formaları vardı.
Nou Camp hoparlörlerinden "Ebedi Inistea"ya teşekkür konuşması yapılırken, Iniesta hüngür hüngür ağlıyordu. Iniesta konuşurken de Suarezler, Messiler.. Bütün takım.. O sırada ekran başında ben de ağladım işte.
Nasıl duygusal, nasıl hüzün dolu coşku gecesiydi o..
O gece orda 8 numara giymiş Iniestalar arasında Arda da olacaktı. En çok da o hak edecekti 8 numarayı.. Çünkü onu Atletico Madrid'den, Barça'ya, jübileye hazırlanan Iniesta'nın yerini doldursun diye almışlardı.
Ama Arda önce yaşamı ile Barçalı olamadı. İstanbullu gibiydi hep. En ufak tatilde İstanbul'a kaçıyor, Barcelona'da tüm boş vakitlerini İstanbullu dostlarıyla geçiriyordu.
Nou Camp tribünleri bu yaşam tarzından, bu Arda'dan nefret ettiklerini, anketlerde gösterdiler.
Sahadaki Arda da hiç bir şey gösteremedi. Hiçbir risk almadan orta sahanın ileri, gerisinde 30 metre içinde yürüyerek ve aldığı topu en yakınına atarak oynamayı futbol sandı. Oysa o topu oynayacak en az 100 çocuk ve delikanlı Barça Alt Yapısında vardı.
Iniesta stattaki on binler, ekran başındaki milyonların gözyaşlarıyla uğurlanırken Arda herhalde Bebek Kahve'de tavla oynuyor, kendisini bitirecek son zarları atıyordu.
Ben Arda olsam, onca zaman takım arkadaşım ve kaptanım Iniesta'nın jübilesine gene de gider, gene de tribünde bir yerlerde olurdum.
O zaman yeniden "Arda olma" umudu olurdu zaten..
Atletico Madrid'e, ordan Barça'ya giden Arda olurdu, o zaman!..