Efendim konu "Muhteşem"miş!..
Kadro "Muhteşem"miş..
Şöyleymiş, böyleymiş.. Ama TV tarihimizin en süper yapımlarından biri 6 haftada bitti.
Bitirildi. Çünkü seyredilmiyordu.
Niye çöktü bu "Süper Yapım" peki?.
Diyorlar ki, 17 yaşındaki Fatih'i 41 yaşındaki aktör oynadı da ondan.. Diyorlar ki, günü, hatta kanalı yanlıştı.. Daha neler neler.. Her şeyi dediler de bir şeyi demediler..
"Bu dizi berbattı, rezildi, felaketti ondan bitti.."
Şimdi okuyun, lütfen..
***
"Zaman her şeyden kıymetli" deyip, her türlü güvenlik önlemini kenara bırakarak fırlıyor Mehmed.. Ama salonun bir ucundan, kapıya yarım saatte geliyor. Atına biniyor. Ok gibi fırlayan at, beş metreyi beş saatte geçiyor..
Çünkü dizinin nerdeyse yüzde 80'i yavaş çekim..
Dizinin nerdeyse yarısı hem de diyalogsuz, yavaş çekim..
Yavaş çekim yürüyor, yavaş çekim gidiyor ve hiç konuşmuyorlar. Diyalog yok bütün ormanı yavaş çekim geçiyorlar ki, 10 dakikada bitecek minnacık senaryo, üç tam üç saate uzasın..
Yönetmenin tek amacı var, uzatmak.. Sakız ayni sakız.. Ama çekersen ucunu dişinle ısırıp uzar.. İğrenç değil mi?. Dizi de öyle..
Bu ne rezilliktir yahu?.
Benim insanım saatlerce evde oturup bu rezilliğe tahammül mü ediyor?.
Bağımlı mı bunlar?. Eroin, bonzai mi alıp oturuyorlar ekran başına da, saatler boyu bu ritmsiz, temposuz, ruhsuz, hareketsiz, eylemsiz rezilliği izliyorlar?.
Bu ülkenin TV yazarları ne yapıyor yahu?.
"Bu ne utançtır" diyen yok mu?.
"İmdaaaat!.." diyen yok mu?.
Bu Mehmed, İstanbul'u aldıysa şaşarım. Bu dizideki Mehmed, pazardan karpuz alamaz yahu..
***
Bu satırları ben yazdım. 22 Mart'ta.. İlk bölümü izledim ve yazdım rezaleti. Dikkat, sadece ilk bölümü izleyip "Tövbe, bir daha bakmam" diye de bitirdim o yazımı.
Real- Bayern maçı için evdeydim salı gecesi. İlk bölümünü izlediğim dizi de final yapıyor o gece. "Maç öncesi oyalanırım" dedim.. Eeee.. En az bir sene planlanan dizi altıncı haftada bitiyorsa, son bölüm çok hızlanır değil mi?. Öyle düşünüp açtım Kanal D'yi..
Aman yarabbim!.. Ayni hastalık!..
Gitmiyor yahu!.. Gitmiyor.. Ekran önünde "Yürü be adam" diye bağırasım geldi kaç defa.
Her şey yavaş.. Duruyor, donuyor ekran.. Diyalog da yok. Hani "Sessiz Bir Yer" diye film var ya.. Konuşurlarsa, canavarlar gelip onları yok ediyor. Bu da "Sessiz
Cihan Fatihi.."
"Dayan" dedim kendime en az on defa.. Gene de dayanamadım. Yarım saat sonra tahammül mülküm yıkıldı.
"Bana başka şey lazım oyalanmak için" dedim. Zaplamağa başladım..
Ellen DeGeneres şov çıktı karşıma.. Ellen'in konuğu da şu anda sinemalarımızdaki Avengers filminde oynayan
Benedict Cumberbatch..
Ellen, "Filmin harika da, şu anda bir diziye başladın. Patrick Melrose diye.. İlk bölümü izledim. Öldüm.. O kadar güzel.. Bundan sonra izlemeyeceğim. Çünkü beş bölümde bitecekmiş. Tiryaki olup kalırsam ne yaparım" dedi. Ardından sordu..
"Bu harika dizinin sırrı nedir?.
"
Cumberbatch'in yanıtını tüm TV yöneticileri duvarlarına asmalı.. "Sır, yazar ve yönetmende!. Adam senaryoyu muhteşem yazmış.. Yönetmen de nefes kesici çekti.."
Yani bu kadar olur.. Rezil bir senaryo ve rezil bir
çekim kurbanı Mehmed'den kurtulmak için rastgele
seçtiğim bir kanalda, "Rezil ile Muhteşem" farkının
sırrı anlatılıyor iyi mi?.
Yazar ve Yönetmen!.
"Mehmed, Bir Cihan Fatihi" nde ikisi de yoktu!.