Bahar geldi.. İstanbul'un en güzel açık hava kafelerine sahip Nişantaşı neşelendi.
Orda çalışan yüzlerce, belki binlerce insanın yüzü güldü, öğle, akşam tatil saatlerinde orada buluşan ve günün stresini atan insanlar baharın keyfini yaşar oldular ki..
Ki.. İnanmazsınız, Şişli Belediyesi, bölgedeki tüm kaldırım kafelerine bir tebligat yaptı..
"Bu kaldırım bölümleri şu tarihe kadar kalkacak. Yoksa bizim iş makineleri gelip, hepsini yok edecek!." Yani olacak şey değil..
Bu Belediyelerdeki "Kaldırım Kafesi" düşmanlığına aklım ermiyor.
Dünyayı gezdim..
Londra.. Hüseyin Özer kardeşimin bir ara, tam 16 Sofra mekanı vardı. Oxford ve Regent Street gibi en pahalı, en dar caddeler dahil. Hepsinin önünde kaldırım masa ve sandalyeleri vardı.
Paris'te 1.5 metre kaldırımı olan yollara gidin. 1 metresi, boydan boya uzanan minnacık masa ve sandalyelerle doludur.
Paris'in güzelliğidir, Kaldırım Kafeleri..
Viyana farklı mı?. New York, Los Angeles?. Sydney, Tokyo..
Ben 15 yaşında Ankara'ya geldiğimde, Kızılay meydanından, Sıhhiye'ye doğru yürüdüğünüzde sağlı sollu, kaldırıma yerleştirilmiş pastane masalarının aralarından yürürdük. Şimdi gidin Kızılay'a.. Artık gitmeye de değmez ya..
Bizim Belediyeler, kaldırımdan masa kaldırmayı marifet sayıyorlar ama o kaldırımların oto park gibi kullanılması, boydan boya otomobil galerisi haline getirilerek, yayanın akan trafik içinde yürümeye zorlanmasına bir şey dedikleri yok.
Hayri İnönü'den böyle fahiş bir yanlışı inanın beklemezdim.
Yeniden Şişli'ye göz koyan Mustafa Sarıgül şimdi zil takmış oynuyordur.
"Bu kararı İnönü'den habersiz, Sarıgül'ün hala orda kalan adamları yapmış" derlerse inanırım.
Öylesi..