Önce Sevgili Rıdvan Dilmen kardeşime bir çift laf söylemek istiyorum.. Sadece bana değil, pek çoklarına göre Türkiye'nin en iyi futbol yorumcusu.. Maçı iyi seyrediyor, iyi okuyor, iyi analiz ediyor.
İşte sırf bu sebeple maçların ardından, hele o Yusuf Al Abady işin başına geçtiğinden bu yana iyice perişan olan beİN'de kalmıyor, hemen NTV'ye dönüyorum.. "Bakalım Rado ne diyecek" diye.. Maç benim için adeta onu dinleyince bitiyor.. İşte bir çift lafım, o Rıdvan'a..
Sevgili Rado,
Sen sakın Fenerbahçe maçlarını yorumlama.. Ortada üç kişilik bir gurup olur, seninle tartışır, o zaman olur.. Ama tek yorumcu olarak yapma bu işi.. Çünkü Sevgili Rıdvan, sen Fenerbahçe maçlarını sarı lacivert gözlükle izliyorsun. Tıpkı bizim bütün aileyi, Bilgiçler, Kışlalılar ve Uluçlar, gazeteci yapan Necati Dayım gibi. Hayatta en sevdiğim insanların başında gelir. O beni çok severdi, ben ona tapardım. Necati Dayım, çocukluk ve gençliğimde, keyif, neşe, eğlence, Necati Dayım benim için yaşamdı. Üniversitede okurken bir yıl, tüm tatillerimde onun evinde kalırdım, İstanbul'da..
Bu ülkenin gelmiş geçmiş en iyi gazetecilerinin başında gelirdi. Müthiş bilgili, müthiş heyecanlı, müthiş usta.. O zaman, 50'li yılların sonları, bir Milliyetspor vardı, Namık Ağabey şef.. Bir de Yeni Sabahspor, Nezih Ağabey (Demirkent) şef. Dayım, o Yeni Sabah'ın istihbarat şefiydi işte.. Koca ekibi sabah görevlerini söyleyerek işe yollar, akşam haberlerini teker teker elden geçirir, eksikleri sorar, tamamlatır, gerekirse yeniden yazdırırdı.(Bugünün spor şefleri bir baksınlar duruma..) Sadece futbol değil, tüm sporları, sadece İstanbul'u değil, tüm Türkiye, tüm dünyayı izlerdi. Öyle bir hazineydi kafası, gazeteciliği..
Bir tek bir kusur, onun olacağı kadar olmasını önledi.
Çok ama çok fena Fenerbahçeli'ydi. Hayır!. Fenerbahçe'yi kayıran yorumlar yazmazdı asla.. İzlediği maçı öyle görürdü.. Fener maçlarında bilinç altı, bilincinin yerini alırdı. Ankara'dan yazılarını okur, kızardım. Sonra bir gün İstanbul'a geldim. İlk defa basın tribününde yan yana oturduk.. İşte o zaman fark ettim gerçeği..
Gerçekten "Ofsayt" görüyordu. Gerçekten topun taca rakipten çıktığını görüyordu. Ondan sonra kızmadım, Sevgili Dayıma.. Benim Hıncal olmamda, çok emeği, çok rolü olan Sevgili Dayıma..
İşte Rado, sen de Fener maçlarını aynen Necati Dayım gibi izliyorsun..
Bugünkü Fener'de bir zaafın daha var. Sevgili kankan Aykut takımın başında.. Onu da eleştirmeye dilin varmıyor.
Akhisar maçını Aykut Hoca, alenen resmen hediye etti Rıdvan.. Maçı vermek için elinden geleni yapan Akhisar'a rağmen, Fener'in şampiyonluk maçında en büyük darbeyi hem de kendi sahasında almasını Aykut Kocaman sağladı.
Hocanın (!) felaketi o kadar saklanmaz boyuttaydı ki, eleştirir gibi yaptın güya, ama baştan sona kankana özür yarattın..
Efendim en başta Fener seyircisi niye stadı doldurmamış.. İlk suçlu onlarmış.
Peki en başta, Beşiktaş'la oynanan kupa maçının en iyi iki adamı Mehmet Ekici ve Atıf'ı kenarda bırakıp, hem de sıradan bir rakip önünde, hem de kendi sahasında 2 stoper + 2 ön libero, yani dört kişilik Majino hattı ile sahaya çıkan Aykut'un günahı daha büyük değil mi?.
Hangi maçı büyük takım gibi oynuyor Aykut?..
Sağlam savunma olsun diye birbirinin ayni iki orta saha beki Mehmet Topal ve Josef içerde.. Taktik (!).. Hele bir yemeyelim. Rakip nasılsa çekilir, kapanır, biz de bu arada bir tane atar sıyırırız.
Fenerbahçe niye gönülleri fethetti yıllardır?. Niye en çok taraftarı var?. Niye "Büyük?." Çünkü Fener sahaya futbol oynamaya, gönül fethetmeye çıkar. Anti futbola değil..
Bu küçük kafalı Kocaman'la Fenerbahçe "Büyük" olur mu?.
Aykut'a toz kondurmamak için "Akhisar zaten Fener'e karşı hep başarılı olurmuş" diye bir de istatistik çıkarttırdın.. Yahu böyle özür olur mu?. Bir yanda şampiyonluğa oynayan Fener, kendi sahasında.. Öte yanda orta sıralarda bir takım..
..Ve de Okan Buruk cezalı.. Tribünde miydi, bilmem.. Çünkü o beİN denen Fenerbahçe özel TV'si, maç boyu Okan'ı göstermedi. Bilgi de vermedi. Spiker de "Fener.. Fener" diye yırtındı durdu. Bir maç ancak bu kadar "Taraflı" anlatılır, sözcükleri, temposu ve tek taraflıı çığlıklarıyla..
Akhisar hangi futbolu oynadı?. Bir istatistik sana.. Gözler de fark etti, sen etmedin sadece..
Akhisar futbol değil, tepik oynadı. Topu sadece teptiler.. Kafayla, ayakla teptikleri topların hemen hepsi Fener'e gitti.. Hele iyice kapandıkları anda tam facia idiler. Kesen Fenerliye.. Kesen Fenerliye.. Tüm ikinci toplar, rakip kaleye en fazla 25-30, yani şut mesafesinde Fenerlilere gidiyor.. Bu nasıl iyi futbol?. Bu rezillik.. Bu ayıp.. Bu maçı satma.. Ama alan yok!.
Akhisar yemedi değil. Fener atamadı..
Niye atamadı.. Söyledin ama suçu futbolculara atarak..
Daha maçın bitmesine 20 dakika var. Her topu Fenerlilere atan Akhisar sayesinde duvar tenisine dönen maçta, Fener panik içinde doldur boşalt oynuyor.. Orası tamam Rado.. Orası tamam da, o maçı kenardan seyreden kim?. "SEY- RE- DEN?.." kim ha?..
Yahu "Topu yere indirin, ayağa pas yapın, işi bitirin" için söze gerek yok. Hoca dediğin o işi, işaret diliyle bitirir.
Ama "Hoca" dediğin..
Seyirci kabahatli.. Federasyon kabahatli.. (Maçı pazartesi oynatmamış da..) Futbolcular kabahatli.. Eee!.. Aykut ne yapsın bu durumda?.
Yapıyor Rado, yapıyor. En iyi bildiği işi yapıyor..
Algı operasyonu..
O genç hakemi çok beğendin. Fener medyası da beğendi zaten..
Akhisar'a beş sarı kart.. Hem de savunmayı çökertecek cinsten. Fener'e tek sarı yok.. Bakalım mı pozisyonlara.. Bakalım mı, çifte standarda?.
Ya Federasyon?. Ya PFDK?. Ya Tahkim?
Caner'e "Hareket" yüzünden 6 maç.. Tüm stattaki on binlere o iğrenç "Geçirme" hareketi yapan Fernandao'ya 2 maç. Onun da birini Tahkim kaldırdı. Fernandao o federasyon, o PFDK, o Tahkim sayesinde bu maçta oynadı.
Ayni hareketi yapan kaleci Volkan, PFDK'ya bile sevk edilmedi..
Niye?. Bir hafta boyu Fenerli medyanın manşetlerinden inmeyen Algı Operasyonu sayesinde..
Şimdi, pazar akşamı yaptığın yorumla bir odaya kapan.. Tek başına izle Rado.. Tek başına izle ve bak bakalım, dediklerim doğru mu, yanlış mı?.
Dostluk benim yaptığım Rado!..
Senin Aykut'a yaptığın değil!.