Cevabınız "Evet"se başlıktaki soruya, ya da "Irkçılık, mezhepçilik" gibi ayrılıkçılıklara karşıysanız eğer, Arnavutköy'deki Selvin Galerisi'ne gidin.. Ordaki resim sergisini görün "Cazla resmin ne alakası var" diyorsanız hele mutlak gitmeniz ve alakayı görmeniz gerek.. Esra Carus, "Direnmeden Kırılmak" adını verdiği sergide, kendi sözleriyle "Siyahi mücadelede şiddetsiz direnişin sembolü olmuş, dinlemekten haz aldığım caz müzisyenlerinin bir seri portresi"ni sunuyor bizlere..
Yani "Resim" sözcüğü çalışmaları pek anlatmıyor.. Aslında üç boyutlu.. İnce ince kesilmiş ve üst üste konmuş, renkli parçacıklar kabartma bir Ella Fitzgerald portresi çıkarıyor ortaya.. Ve de bildiğiniz, hâlâ dinlediğimiz başka ünlü cazcılar..
Carus, soyutla somutu birleştirmiş.
Teknik soyut.. Ama gördüğünüz figür..
Bu sergiyi mutlak gezin, mesela bugün. Hafta sonu. Tatil.. Ailecek gidin.. Ordan çıkınca hemen aşağıda balık meyhanelerinin arasında Selvin'in ikinci galerisi var. Orda da Ali Raşit Karakılıç.
Sanatçının yolu bir gün nasılsa bir hurdacıya düşmüş. Orda bir otomobil radyatörü görmüş. Hepimiz görmüşüzdür bu hurdayı.. Ama sanatçının farkı orda..
Karakılıç, o radyatör dilimlerinin üzerinde portreler görmüş.. Toplamış hurdaları.. ve "Siz hangi portrede saklı kaldınız" adlı sergiyi açmış..
Orda öğrendim.. Portre kelimesinin kökeni "Yeniden üretmek"ten gelirmiş..
Karakılıç, radyatör levhalarını kırıp bükerek, üzerlerine düşen ışığın ve gölgenin de kırılmasını ve ortaya bir "Portre" çıkmasını sağlıyor.
Bilmece gibi değil mi?. O zaman gidin kendi gözlerinizle görün ve karar verin..
Siz hangi portrede saklısınız?.