Sefer Levent adlı meslektaşım, "150- 200 gram çiğ etin fiyatı ile, 150-200 gram dönerin fiyatı nasıl ayni olur" diye merak etmiş ve araştırmış. (Hürriyet 3 Şubat).
Okurken midem bulandı. Meğer neler yiyormuşuz "Döner" diye..
Soya kıyması, tavuk ve hindi eti.. Hadi onlar neyse..
Ya bunlar?.
Bağırsak, sakatat, koyunun, sığırın tırnakları, mutfak, yemek artıkları.. Bunlar dönerken fark edilmesin diye tüm karışım da loğusa şerbetiyle renklendiriliyormuş..
Geçen senelerde yeğen Ömer'i yediği dönerli sandviçten sonra acile zor yetiştirmiştik. Zehirlenmiş çocuk.. Onu hatırladım ve..
Pazartesi günkü gazetelerde haber..
"CHP kurultayında pek çok delege, toplantı salonunun etrafında satılan ekmek arası dönerden zehirlendiler ve hastaneye kaldırıldılar. Kurultay'da 'Civardaki tezgâhlardan sakın döner almayın' anonsu yapıldı."
Şimdi benim medyam "Vay Efendim.. Nusret çıplak elle ete dokunuyor. New York dükkânı kapatılsın" diye çırpınan medyam!.
Bu millet, fıstık yerine bezelyeli baklava, hıyar yerine karpuz kabuklu cacık, peçeteden kaymaklı yoğurt yiyor. Karabiber yerine çöp ekiyor.. İçtikleri daha da büyük rezillik..
Nerde bu cinayetlerle topyekûn savaş.. Sefer'i benden başka okuyan yok mu, Ey Dördüncü Güç (!) medyam..
Ey Nusret'i kapattırabilirlerse, kına yakacak meslektaşlarım!.