Hafta sonları Tuzla'ya gidip geliyorum ya.. Yaz başından beri ilk defa trafik polisi gördüm. Vallahi de gördüm.. Tallahi de gördüm..
Evden çıktık. TEM'e giriş, bizim sitenin önünden geçen Tepecik yolundan.. Geçtik. Sağa saptık. Sonra sola.. TEM'e girişin ara arteri.. Sonra otoban.. 100 metre ilerde Köprü yoluna gireceğiz.. Tam o TEM'e giriş yerinde baktık, bir Trafik TIR'ı yolu kesmiş.. Yanında da bir ekip aracı.. İki genç memur, gelenleri tekrar Etiler'e gönderiyor.. Durdum.. İndim.. Sordum..
"Niye köprüye giremiyoruz?."
"Efendim bisiklet yarışı varmış. Köprü araçlara kapalı.."
"Peki niçin bizi buraya kadar getiriyorsunuz?. Daha tepedeyken uyarsanız, TEM girişi başlarken yolu kesseniz de bunca zaman kaybetmesek.. Bunca karmaşıklık ve tıkanıklık olmasa.."
"Efendim, emir böyle.."
Bakar mısınız?.
İnsanına on para değer vermeyen yerel ve genel yönetime bakar mısınız?.
Araştırdım. "Dünya Araçsızlar Günü" imiş, pazar günü. Ve de adı öyle bir dernek, bisiklet yarışı düzenlemiş, köprü üzerinde.. Kim izin vermiş bilmiyorum. Ama izni veren halka haber vermemiş..
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin kentte trafik akış durumunu gösteren haritaya, köprünün kapalı olduğu, yolların kesilmesinden on dakika sonra düştü, iyi mi?. Yani Belediye'nin haberi yok.. Ya da dedim ya.. Halk umurlarında değil.
Polis yolu son noktada kesiyor. Yarattığı karmaşa da, Trafik Müdürünün umurunda değil. "Kesin yolu.. O kadar.. Vatandaş ne halt ederse etsin!."
Ey İstanbul Valisi..
Ey İstanbul Emniyet Müdürü..
Ey İstanbul Trafik Müdürü..
Kentin en önemli köprüsü ve oto yolunu mesela Los Angeles'ta böyle aylar öncesinden belli bir gün için kesseler, Kent Yönetimi, eyalet valisi ve belediye başkanı günler öncesinden davul zurna ile duyurur..
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü kapıyorsa, yolu köprüye 100 metre kala kesmez, sürücüleri Akmerkez önünden başlayarak uyarır ki, millet FSM'ye değil, E-5'e yönelsin..
Ama biz İstanbul halkı insan değiliz ki.. Değerimiz yok ki..
Ağalar paşalar keyif yapsın. Biz sürünelim!..
Böyle gelmiş, böyle gidiyor..