Yıllar sonra Folkart sayesinde yeniden canlandırılan Fuar günleri ve ardından gelen Kurban Bayramı birleşince, İzmir'de unutulmaz 10 gün yaşadım..
Bir yanda, bir araya gelmiş dört kardeş ve aileleri, öte yanda, İzmir'deki yürekten, adeta ikinci ailem gibi olmuş dostlar gurubu ve de..
..ve de İzmir'in bitmez tükenmez güzellikleri.. Yaşadıklarım bir cilt olur, hissettiklerim on cilt.. Ne güzel şey, böyle aile, böyle dostlarla, bu cennet vatanda yaşamak!.
Bayramlaşma ve Fuarı yazdım zaten.. Şimdi size kısa kısa İzmir notları..
***
En kahkaha dolu gecemiz Alaçatı'da sevgili dostum, kardeşim Sami Türkay'ın Nea Garden adlı çok şirin butik otelinin harika bahçesinde bizi toplamasıydı.
Eşinin eliyle yaptığı mezelere dayanmak mümkün değil.. Hepimiz nerdeyse patlama durumundayken mangal lezzetleri başlamaz mı?.
O sırada
Zeki Müren çıktı karşımıza.. Besim.. Bizim ezeli ebedi dost, Tıpa Tıp Besim.. Tıpa Tıp taklit eden adam. Kılığı, kıyafeti, makyajı ile ayni Zeki.. Jest ve mimiklerini en iyi bilenlerdenim. Modern Folk sayesinde kaç gece birlikte çalıştık. Besim, tıpa tıp, Zeki!.. Ardından o unutulmaz, Muazzez.. Ve final.. Tina Turner..
Olmaz böyle bir şov.. Besim yıllardır
New York'ya yaşıyor. Bodrum'a tatile gelmiş.. Sami bizi topladığını haber verince, bir gece için İzmir yollarına düşmüş.. Dostluğa, kardeşliğe bak..
***
Yıllar önce, Ortaköy'de Ertekin'de otururken, bir hafif çığlık.. Kafamı çevirdim. Bir genç kız.. Ayağı burkulmuş, Ortaköy'ün o kargacık, burgacık yollarında.. Hemen orda çökmüş. Yanında annesi.. Babası.. Genç kız "Bir şey yok, korkmayın" diyor, telaşı görünce..
"Ben tıp öğrencisiyim bilirim merak etmeyin" diyor.. Müdahale ettim..
"Ben de 40 yıldır spor yazarıyım.
Bilirim, hemen buz koymak lazım."
İşaret ettim. Ertekin'in garsonu bir naylon poşete buz doldurdu. Kızı oturttuk, Buzu burkulan bileğe bastık..
O kızın ve ailesinin Çandarlı'daki yazlığındaydık, bizim aile ve dostlarla bu defa..
O buzla başlayan dostluk, nasıl sımsıcak oldu zaman içinde.. O kız, Tıbbiye'yi bitirdi, doktor oldu. Harward'da ihtisas.. Van'da zorunlu hizmet.. Bu yıl başında tanıdım, çok sevdim, harika bir delikanlıyla da evlendirdik.
O düğünde Kemaller vardı. Ankara'da.. Çok iyi dost oldu, onlar da..
Yaz tatilinde de ağbimlerle tanıştırdım onları işte..
Çerkezoğlu Ailesi.. Baba Mustafa Bey, Emekli bir Emniyet mensubu.. Anne Ayşe Hanım, öğretmen.. Ve de birbirinden harika kızlar ve torunlar.. Yemekler ve mangal, fırtına gibi esen poyraza rağmen öyle sıcak geçti ki.. Gecenin bir vakti çıktık.. Ağbim "Ne harika insanlar bunlar.. Beş dakikada kaynaştık, 40 yıllık dost gibi olduk. İyi ki getirdin bizi" dedi..
***
Duygu dolu başka saatleri de, gene o taraflarda, Foça'da yaşadık.. Orada, Hayati ve Necati Dayımların yazlıkları vardı. Bizi harika ağırlarlardı. Önce Hayati, sonra, bizim aileyi gazeteci yapan Necati dayımı kaybettik. Onun evine, yengeme gittik, bayramlaşmaya.. Ağlamaya başladı Perihan yengem.. "Yok" dedim.. "Ağlamak yok.." Devam etse, ben de hüngür.. Orada ne anılarım var, çifte dayılarımla..
Perihan yengem de, çok sevdiğim oruk başta, bir Kilis sofrası hazırlamış ki, üstattır o konuda.. Bayıldık..
***
Bu arada.. Çandarlı, Foça yolları dünya güzeli.. Cennet kıyılar koylar.. O yollarda bir yere varmasanız da gidilir.. Yol yaşanır, tek başına ayrıca..
Salıya devam tabii..