Tabii güzel bir şey, Galatasaray bir köy takımına elendikten sonra, Fenerbahçe ve Başakşehir'in tur geçmeleri.. Tabii sevindik ikisine de.. Ama Başakşehir çok kolay kazanacağı ordaki maçı da galip bitirse, Fener burdaki maçı da kazansa ve Türkiye'ye UEFA sıralamasında çok yarar sağlayacak ilave puanları da alsa fena mı olurdu?.
Yazık etmedik mi?.
Aykut Kocaman, hiçbir özelliği ve gücü olmayan Strum Graz önünde nasıl ödlek, korkak, çekingen bir top oynattı Fener'e.. Bu yüzden az daha gidiyordu maç da, tur da..
Uzun yazmıyorum o korkak futbolu.. Bir intihar hamlesinden söz edeyim, siz verin "Kocaman" notunuzu..
Maçın bitmesine 1.5 dakika var.. İsla kenara geldi. O sırada oyun 1-1.. Oyuncu değişikliği artık korkaklıktan falan değil.. Onu zaten Mehmet Topal'la yapmış.. Bu sırf "Maçtan 20-30 saniye daha çalabilir miyim" değişikliği.. Çıkardığı adama bakar mısınız?.
Fenerbahçe'de tek top oynayan, takımı ayakta tutan ve rakibi tek başına çökerten Valbuena..
Yahu sen birkaç saniye için bu korkaklığı yaparken, ya Allah göstermesin Graz bir gol atıverirse (Nitekim o fırsatı da yakaladı), 30 uzatma dakikasını Valbuenasız kiminle oynayacaksın?.
Bir Fener hocası bunu düşünmez de ne düşünür?.
Aykut intihar etti ama adamlar öyle düşük çaptalar ki, Allah'tan..
Fener, ordaki Fener'in yarısı kadar oynamadı. Şener iyiydi. Ama o iki stoperle Fenerbahçe olmaz. Yapmadık hata bırakmadılar. Hasan Kaldırım koridordu solda..
Ortada vasatı aşan tek kişi yoktu. Geçen haftanın harika adamı Alper sanki dinlenmedeydi bu hafta. Dirar, Lens'i çok aratacak gibi duruyor iki maçtır. Ahmet Köse de, Van Persie de, bu takımın santrforu olamaz, bu halleriyle. O formaya yakışan tek adam, tekrar ediyorum, Valbuena!. Onu seyretmek zevkti!.